Kadın ve Şeriat

 

 

 

Yılmaz Güney’i hiç sevemedim. Bir kanıtlanmış, hüküm giymiş katil olduğu için. Roman Polanski’yi de sevemedim. Kanıtlanmış çocuk tacizcisi olduğu için. Sevenleri var biliyorum. Ama ben çözümleri hep normalde aramaya yönelmeye çabalayan  bir insanım.

 

 

Fikir boyutunda saf tutanlara, eğer ters köşeye düşmüşlerse tabii katlederek veya çocuk tacizi olmadan belki biraz daha hoş görü ile yaklaşmak gerekir. 4 yıl evvel nörobilim üzerine 38 saatlik bir seminere katıldım, Stanford’lu Musevi kökenli hoca Konrad Lorenz’den bahsetmeden yapamıyordu ama her cümlesinde de Hitler zamanında rejime uzak durmadığının da altını çizmekten kendini alıkoyamıyordu.

 

İlhan Arsel’i de benimseyemedim. 1960 darbesinden sonra etekleri tutuşarak darbeciler safında yer aldığı ve o 61 Anayasasındaki rolü için. Bizlere on yıllar boyunca “mükemmel anayasa” diye yutturuldu, o anayasa!   Darbecileri maaşa bağlayan ve darbe aleyhinde konuşmayı ve yazmayı yasaklayan 1961 anayasası.

 

Kütüphanemi azaltıyorum. Kimseye de özel istek olmaz ise artık imzalı kitap vermeme kararını verdim.  Yazardan bana imzalı birçok kitabı, ayıp olur diye istediğim gibi, veremiyorum. Onları çamaşırhanede bir rafa koydum.   Artık benden sonra tekrar okuyuculara doğru yol alırlar, eğer baskı kitaplar zaten kısa zamanda tarih olmazlarsa.

 

İmzalı olmayan ama benim yıllar önce okuduğum veya okumama hakkını kullandığım kitapları da kolilere koyuyor ve dağıtıyorum. Kolileri hafta sonu dolayısı ile hemen elden çıkartamayınca bir gözden geçirdim. İlhan Arsel’in Şeriat ve Kadın kitabını gördüm.

 

Kendi araştırmalarım sonunda yerleşik dinlerin kadın hakları köleliğin yasaklanması konusunda bir şey yapmadıklarını yazalı on yılı geçti.

 

Şeriat ve Kadın kitabını da  okumayacağım inancı ile kolilerden birine koymuştum. Tekrar elime aldım ve maalesef Diyanetin patlama yaptığı din baskısının arttığı bu dönemde ne kadar güncel konulara parmak bastığını gördüm.

 

Bilhassa Türk milliyetçiliğini savunanların o kitabı karıştırmalarında fayda var. Türk kadını neymiş bugün hangi yolda vs. daha iyi anlaşılmasında fayda var. Doğrusu İlhan Arsel’in bir kitabını öveceğimi bundan 20 yıl önce birisi söylese idi gülerdim. Ama bu kitapta Şeriat ve Kadın konusunu güzelce bilimsel olarak irdelemiş. Takdir etmek gerek.

 

Şu anlar Suudi parasının, artan bir şekilde  kültürümüze ve politikamıza inanılmaz bir etkisi ile karşı karşıya olduğumuza inanıyorum. Evrimi küçümseyen ve yok sayan bir yaklaşımın tabii ki bu yüzyılda yeri olmamalı. Olsa da bir kaç on yıl içinde akan sular doğru yolu bulacaklardır. Suud kraliyeti rahat etsin diye Türkiye\’yi bu yüzyıldan kopartmak sevap değil!

 

Batı dinlerinin kadınlara meta olarak bakışının ne kadar yüzyıl sürdüğünü düşünürsek de karşımıza çıkan soru: acaba yeni saflar oluşturmanın vakti geldi mi? Evet, “geldi” diye düşünüyorum! Bizde dinde reform vakti geldi geçiyor.

 

 

1 thought on “Kadın ve Şeriat”

Leave a Reply to yilmazakyildiz Cancel Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *