Ün aşermek

Nasıl konuşma bir ihtiyaç ise tanınmak ve takdir edilmek de insani bir gereksinim.

Konuşmanın bir kolu da dinlemek, eğer bu konuşma-dinleyebilme dengesi bozulursa bir taraf sazı eline alıp sürekli konuşursa, buna psikiatride Logorhö deniliyor veya laf ishali.

Muayyen bir zekanın üstündeki insanlar normalde “leb demeden leblebiyi anladıklarından, kısa süre dinleyebilme sapması gösterebilirler. Gene de iyi dinleyebilmek son derece önemli bir yetenek. Ama biri hiç dinleyemeden konuşuyorsa, bir başarı açlığı, öne çıkma gayreti söz konusudur. Konuşurken, hele hele bazı hastalıklarda olduğu gibi cümle tutarlılığı falan tamamen ortadan kalkarsa (logorhö) tablo, yakında olanlar için tam bir işkence olur.

Başarılı insan kendi tanıtımını sürekli yapma gereksinimi duymaz. Bir insan tanınma ihtiyacını aşıp ün aşermek safhasına geldi ise durum daha vahimdir Almancadan ve İngilizceden esinlenerek ün aşermesi tabirini kullanmamızı teklif ediyorum. Almanlar Geltungsbedürfnis   (tanınma ihtiyacı, öne çıkma ihtiyacı) ve Geltungssucht   (Ün veya tanınma bağımlılığı) olarak ayırırlar. Birinci yaftaya maruz kalmak da insanın düşmek istemeyeceği bir durumdur hoş da, kişi artık bunun farkına varamıyorsa ve sürekli kendi ile ilgili olanı, abartarak, kendinden, kısmen nefes almakta zorlanarak, anlatıyorsa bu düpedüz hastalıklı bir durumdur.

Hastalıklı tabirini kolayca kullanmamak gerek. “Yırtık dondan çıkar gibi” “habire kendinden bahseden\” \”tafra\” vs, bizde bu tür durumları tarif eden bir sürü deyim var da, tam ortak olarak anlaştığımız bir tabir yok.

İngilizce craving for recognition veya egotism denilir bu davranışa. En dip halinde iş sahtekarlığa, dolandırıcılığa (imposter, Betrüger, Hochstapler) varır.

Tanınmış insanlarınla tanışlığını söyleşiye, hiç gereği yok, iken ekleyerek kendi önemini vurgulamak bir işaretidir (namedropping).

Bir insan, örneğin lisede veya üniversitede veya meslek hayatında bir başarı yakalamış ise, bunu çevresindekilere durmadan, anlatırsa veya bambaşka bir konu konuşulurken ikide bir konuşmayı kendi başarısına getirme gereksinimi duyarsa, bu doğal olarak göze batar. Hep süregelirse de ün aşermesinden bahsedebiliriz. Örneğin narsistlerde bu sıkça görülür. Ama sadece o tabloda değil, aşağılık kompleksi olanlarda, özgüven eksikliğinde, başarıyı ararken hırs ve yetenek dengesi kaybolanlarda bolca görülür. Abartı, hatta yalan hezeyanı eklenir, kişi hakkı olanı aldığını sandığından, övünürken komik duruma düştüğünü fark etmez bile.

Kahvehanelerde, derneklerde emekliler arasında zaten kısmen dalga geçerek çoğu insana “Başkan” “Müdür” veya “Hocam” diye geldikleri “en yüksek” mertebe ile hitap edilir. Konu havadan mı açıldı? “Ben bilmem ne derneğinde başkan olduğum yıl da çok yağmur yağmıştı” veya “ “Bilmem ne şampiyonasını kazandığım yıl da çok kurak geçmişti” gibi. Bir nevi kesintisiz öz-reklam.  İnsan kendini değerlendirirken kendine torpil yapması ve olduğundan daha haklı, daha hakkeden gibi görmesi olağan da, bazen ün aşermeye  zihindeki \”plağın  takılması\” olayı da diyebiliriz. Az veya çok, zaman zaman, çoğu insanda olan bir sapma.

Belki önemli olan karşısındakinde bıraktığı etki : İlgi mi? Merak mı? Gülümseme mi? Sıkılma mı? İticilik mi?

2 thoughts on “Ün aşermek”

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *