Karaburun Kanalı mı? Yoksa Seferihisar Urla Kanalı mı?

Lise hayatımda bazen senede 1500 küsur kilometreden fazla  çeşitli nehir kanal ve kilitlerden kürek çekerek kayıkla gezdiğim için küçük yaştan beri kanal veya su hakkında epeyce bir fikrim oluştu. Doktora danışmanım ve hocam Prof. Thofern de Ren nehrinin temizlenmesinde önemli katkıları olmuş bir biliminsanı idi.

Akhisar\’da binlerce ağaca damlama sulama planladım ve döşenirken çalıştım. Karakum International Project diye 100 binlerle dönüm mertebesinde bir projeye bile imza attım. Meslek olarak da zaten böbrekbilim, gülümseyerek yazayım, devletin olmasa bile insanın su işleri demektir. Eh, Devlet de insan için var ise gerçekten... İzninizle birkaç fikir de önce Karaburun Kanalı denilen proje hakkında, sonra da Kanal İstanbul hakkında yazayım. Fikirleşme tenceresinde dikkate alan alsın,  en azından ben görevimi yerine getirmişlik hissine kavuşayım.

Büyük İskender tarafından ilk düşünüldüğü söylenen Urla ve Seferihisar arasında kanal açma  projesi kısa dönem İzmir körfezi temizlenmesinde anlamlı katkı sağlayabilir. Uzun vade için denizlere yaklaşımımızı kökten gözden geçirmemiz gerekecektir, çünkü sadece Ege değil tüm Akdeniz tehdit altındadır. Yani çöp ve atıklarımız daha geniş alanlara yaymak çözüm değildir ve bu geniş alan olarak algıladığımız da sınırlı!

Karaburun kanalında olumlu genel yaklaşıma rağmen bir mantık görmek için zorlandım; kaç gemi geçiyor ki, bir karlılık oranı yakalanabilsin? Bioçeşitlilik, kısa dönem körfez temizlenmesi için de bir fark yaratmaz. Urla Kanalı ise yaratır ve tüm Çeşme Karaburun yarımadaları dolaşılmayacağından İzmir limanına olan yolu kısaltır. Seferihisar Otoyol kavşağı veya İçmeler yöresinde yapılması tartışılabilir.

Urla-Seferihisar Kanalı\’nın Seferihisar Otoyol kavşağı civarında yapılması hafriyatı muhtemelen anlamlı azaltabilecektir ve çıkan verimli toprak tarımda kullanılacak şekilde planlanabilir. Çok katlı İzmir imarı ile iki katlı Yarımada imarı arasında anlamlı bir yapay çizgi oluşturabilir. İçmeler yöresinde yapılması ile Kanalın boyunu kısaltır ama İzmir\’in buraya kadar genişlemesi demek olur. Yöreye ekonomik bir canlılık getireceği ise bence kesin.

Kanal İstanbul\’a gelince; en dar yerinde 700 metre olan bir doğal ve bedava deniz yolu varken 200-300 metrelik yapay bir yol yapılması biraz zorlama olarak görülebilir. Karadeniz ve Marmara arasındaki tuz farkı binlerce yıldır süren bir dengedir, bu dengeye su kilidi olmadan akarsu cinsinde bir kanal ile müdahele etmenin neticesini öngörmek zordur. Bu konularda çok sayıda doktora tezi seviyesinde deneysel çalışmalar, kongreler yapılması ve çok yoğun bir çalışma süreci sonunda 3-5-7 yıllık değerlendimeler yapılmadan iş makinalarının işe başlamaları doğal dengeleri öngöremiyeceğimiz şekilde zedeleyebilir.

Çıkacak her kamyon hafriyatın nerede verimli kullanılacağı tartışılmalı, planlanılmalıdır. Daha biz yaz aylarında kuruyan göletlerin dibindeki verimli toprağı tarlalarımıza taşıyamazken ve aynı zamanda göletlerimizi bir dahaki yağmurlu sezonlara bakımlı derin bir şekilde hazırlayamazken bu tür büyük projeler bundan 20-30 yıl sonra vatana hiyanet türünden çağrışımlar yapan ucubelere dönüşebilirler.

Yapanların isimlerini tarihe altın harflerle yazması planlanan bu dev projeler Tenesse Valley Project gibi sonunda kimin başlattığı anımsanmayan türümüzün aptallığı, kibir ve izansızlığını tarihte gösteren dev ayıplar olabilirler.

\"\"

2 thoughts on “Karaburun Kanalı mı? Yoksa Seferihisar Urla Kanalı mı?”

  1. Pingback: Akil İnsanlar, Atom Atıkları, Seferihisar Karaburun Kanalı « Mahmut Tolon

  2. En yüksek yeri 60 metre, uzunluğu 10 – 12 kilometreden ibaret olan böyle bir kanalın her iki yakası da marinalar, küçük tekne yapım atelyeleri, tersaneleri ve turistik tesisleri ile başta Urla olmak üzere Yarımadaya çok önemli çeşitlilikte hayat getirebilir. İzmir ile Yarımada güneyinde bütün sahil yerleşimleri ile kısa ve orta mesafeli deniz taşımacılığı (insan ve mal) geliştirilebilir.

    Tabii ki çok iyi çalışılmalıdır. IZSU, 9 Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi ile ortak bilimsel çalışmalar yapmaktadır, Körfez’deki su hareketleri üzerinde.

    Belki olumsuz yanları daha çoktur, vaz geçilir, ama muhakkak üzerine gidilmelidir.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *