Almanya’da defin bürokrasisi eyalete göre ve aradaki bayram ve tatil günlerine göre 3 haftaya kadar sürebiliyor. En az 5-6 gün bürokrasi için geçmesi gerekmiş insanların ölülerini gömmelerine izin verilene kadar. Bizim bürokrasimiz bu konuda mukayese edince mükemmel işliyor. Şeytan kulağına kurşun! Aman yüksek sesle okumayın yoksa uyum yasaları falan çıkarırlar, bizim memurlar da Almanlarla yarış etmeye kalkarlar!
Herhalde Alman bürokratlar çok fazla CSİ – yani Olay yeri İnceleme türü cinayet filmleri izlemiş olmalılar ki artık ölünün gözlerini kapatmak ve ağzını bağlamak da yasaklanmış. Sonra ailelerine göstermeden önce gözler ve ağız ancak dikilerek kapatılıyormuş.
Ben kendim için bir süre yakılmayı arzu ettim. Ülkede kremasyon işi zorcana, Atatürk zamanından kalan bir krematoryum var . Ama kullanılmıyor . Bürokratlar da karar veremiyorlarmış ve yeni krematatoryumlara izin vermekte zorlanıyorlarmış. Bir şirket yakmak için Bulgaristan veya Romanya’ya gidip külleri aileye teslim ettiklerini söylemişti. Fiyat o denli yüksekti ki ölmemek daha iyi gibisinden düşündüm. Sonra küresel ısınmaya giderayak katkım olmasın diye sanki yakılmaktan vazgeçtim.
Bizde defin işi herhalde birçok ülkeden daha iyi. Sabah ölünce bazen ikindiye gömülmüş oluyorsun. En geçinden genelde 3 gün içinde topraktasın bir kefen veya haydi bilemedin kavaktan derme çatma bir tabut. Beden kolayca toprak olabiliyor. Ben sadece arkamdan anlamadığım dillerde dualar falan okunsun istemem. En güzel cenazeleri bandolu mızıkalı şekilde New Orleans’ta gördüm. Kurasawa’nın su değirmeni köyü filminde (Dreams ,Spielberg Kurosowa 1990) de neşeli, müzikli bir cenaze töreni hikaye edilir.
Almanya’da cenaze konuşmacıları diye bir meslek oluşmuş. Ölenin dini inancının olup olmamasına göre hakkında bilgiler edinip güzel 10-15 dakikalık bir konuşma hazırlıyorlar. Son gördüğüm iki cenazede aileler dışardan birisinin konuşmasını tercih etmişlerdi.
ABD de bu olay bence trajik boyutlarda. Tabut dediğin o denli gelişmiş ki toprak ile temas kayboluyor. Bazen de ölüleri vault veya safe tabir tabutlar edilen bir odada kasa gibi üst üste konulmuş çekmecelere yerleştiriyorlar.
Zaten bir çok gömüde bedenin toprak ile teması ortadan kalkıyor, erimiş yağ ve iskelet olarak metal tabutlarda kalıyor bedenden arta kalanlar.
ABD de kedi ve köpekler için devasa anıt mezarlar var. Türümüzün benim ayol insancıllığı dediğim acıklı bir çıkıntısı.
Farklı kültürlerde defin işi farklı , Japonya’da düğün Shintu geleneklerine göre yapılırken, defin işleri neredeyse sadece Budist rahiplerinin tekelinde. Her ülkede olduğu gibi bir sektör cenaze işleri.
Amerika’nın Georgia eyaletinde ise defin işleri skandalı davası geçenlerde 4o milyon dolar ceza ile sonuçlandı. İyi fiyat verdiği için yöreden farklı 58 cenaze işleri şirketi yakmak üzere cenazelerini bir krematoryum’a yolluyorlarmış.
Krematoryum sahibi “yakıldı “deyip geriye çimento tozu yollamış. Orman ve bataklık ortasında bir yerde olan krematoryum sahibi Marsh ailesi üşendiklerinden veya enerjiden tasarruf etmek için ölüleri ormana koyuvermiş Skandal ortaya çıkınca tam 334 ceset ormanda bulunmuş.
Mezar anıtları yapılmaması da bizde çok hoşuma giden bir kültür, göçebe kültürümüzün bir parçası. Ölümlü olduğunu kavrayınca yaşam sürecinde iyi davran insanlara – biliyorum, bu en zor zanaat
Atatürk “Benim naçiz bedenim elbet bir gün toprak olacaktır” demişti. Bir çok söylemi gibi yanlış anladık sanırım ki mumyaladık, sonra taştan bir anıt mezara koyduk ve sembolik olarak yanına kaplardan çeşitli yörelerden getirilen toprak örnekler koyduk. Hala toprağa kavuşamadı.
Bizim metodumuz,galiba,en çabuk ve sade olanı.Bir de şu anlamını bilmediğimiz arapça dualar olmasa(gerçi Türkçe dualar da söyleniyor)daha da iyi olabilecek…