Seksizm, Vergi Cennetleri ve Eşeğin Kulağı

 

 

Şu anda dünyada bir bomba gibi patladı seksizm. Trump Bush’un yeğeni ile konuşurken “ünlü olunca kadınların “bacakarasına” el atabilirsin, izin verirler” derken kaydedildi ve bunu tüm ABD halkı duymasına rağmen başkan seçildi. Sonra Über taksi firmasinin başının seri tacizci olduğu ortaya çıktı, Holivud patronu Weinstein ve aktör Kevin Spacey toplumda “rezil” oldular. Kevin Spacey 14 yaşında bir oğlanın suçlaması üzerine ”hatırlamıyorum, yapmışsan özür dilerim ama ben eşcinselim” beyanı ile Netflix tarafından işten çıkarıldı.

 

Kültürel evrimde sürü hayvanları olmamıza isyan ediyoruz şu an. Hukukçular ilginç kanunlar çıkartarak yerlerini, bu sürünün en önemli bireyleri olarak sağlamlaştıracaklardır bir süre. Kendileri ne dedikleri anlarlarsa.

 

İlk taşı günahsız olanınız atsın. Şimdiki dalgada kadınlar hep masum, hep taciz edilenler. İstedikleri gibi giyinecekler, istedikleri şekilde flört edecekler ama son noktada hükümdar olacaklar. Bu bir dünya, belki olması da gerek. Ama ne kadar gerçekçi?

 

Testosteron denilen hormon erkekleri yönetiyor. Başarıyı güdüsel olarak çiftleşmede görebiliyorlar. Hayvani tarafımız ile. Bunu aşsak iyi ama bu doğa ile ne denli uyumlu? Sadece hukukçular değil biyolog ve hekimlerin de anlatacakları var bu konuda. Kendimizi aldatmayalım.  Bakımevinde yatan eşini tanımayan, zaman zaman ismini unutan yaşlı adamın elini güdüsel olarak hemşirenin poposuna veya göğsüne uzatışını trajikomik bir olay olarak izleyenlerimiz vardır. Sağlık işinde çalışanlar bilirler. Hiçbiri de olayı büyütmez. Doğanın bir parçasıdır. Daha ziyade paket ile çekici olmak bazen de içerik ile cezbetmek türümüzdeki dişi erkek dansının en önemli parçası değil mi? Bunu hukuk falan ile değil de akıl izan ve insaf ile aşmamız sanki daha doğru. Hayatı tanımayanlar tanıyanlara öğreterek. Bir kürsü şefi ve üç hanım asistanının hikayesini anımsayarak gülümsüyorum. Asistanlardan biri anlatmıştı. Şef et pazarında faal bir isim. Bir Cumartesi üç asistan kendi aralarında buluşup laflarlarken sırayla cep telefonları çalmış. Patron hem bazı konuları konuşmaya hem de akşam yemeğine davet etmiş. Her biri de diğerleri dinlerken ailevi nedenler ile reddetmişler. Gücün istismarı? Reddedebileceği sürece normal limitler içinde mi? Yoksa bir tabu ile ayırmak mı gerek? Et pazarının değerleri. İdeal var mı? İnternet te artık eşlerin yüzde ellisi birbirlerini buluyorlarmış.

 

Lisanımızda seksizmin işaretini mi arıyorsunuz? Aygır deyince iyi de, inek deyince kötü mü? Koçum deyince güzel de koyun deyince kötü mü? Bu ayrıca her lisanda bir şekilde var. Sadece Türkçeye mahsus bir eziklik değil.   Sadece şu an kadınlar dalganın üstündeler ve ben de onların tarafındayım. Şeffaf olarak bu işler daha kolay olacak ama hukuk işin içine girince kolayca da istismar edilebilir bir hale geleceği kesin.

 

Vergi kaçırmak için vergi cennetleri de güç yozlaştırır ve olacaktır devletler ve kamu oyu da doğal olarak istemeyeceklerdir burada kıskançlık mı bir rol oynuyor? Kaçır biriktir ve sonra bir sonraki nesle devret. Veya tercihan yaşarken harcayacak kadar rahat yaşa ve beş parasız öl. Bu ayarı düzgün yapabilecek dengeye de sahip ol.

 

 

Hepimiz seferiyiz bu dünyada. Hep oruç tutan da hiç tutmayan da seferi! Ve dünya çok hızlı dönüyor. Mesele ne yapılıyorsa izan insaf çerçevesinde yapmak. Yanlış ışıkta bir resim çekilmemesi. Şans ve kader kısmet. İzan insaf. Cesaret, korkaklık. İlla denge! Anadolu’da “eşeğin kulağına su kaçırmamak gerek” derler!

 

 

 

 

1 thought on “Seksizm, Vergi Cennetleri ve Eşeğin Kulağı”

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *