Gözlemcilere Merhaba

Yirmi yıl ara\’dan sonra   Urfa\’yı ziyaret etme şansım oldu. Antep\’teki Zeugma Mosaik Müzesini ve Urfa yakınındaki  Göbeklitepe\’yi gördüm. Bu arada Gözlem gazetesine haftada bir yazmaya başladım. http://www.gozlemgazetesi.com  altta ilk yazı:

Öcal Uluç “Üreyelim Arkadaşlar” isimli , sekiz sene önce yazdığım yazıyı köşesine taşıyıp, yayın kuruluyla  da konuşup  benim  Gözlem’de daha ziyade  sebzeler, hayvanlar, hava ve su hakkında yazmamı önerince sevinerek kabul ettim. Gözlem’e yazınca  gülümseyerek “Artık ben de beyaz Türk mü oldum?” diye kendime sormadan da edemedim doğrusu.

Yeni  okuyucular edinme şansı  güzel bir şey. Umuyorum onlar da kısmen “gülerek”, zaman zaman “küfrederek” veya hatta “beğenerek” okurlar, geçenlerde eski bir dostumun  ve okurumun söylediği gibi. Tam beyaz Türk herhalde değilim ve bu yaştan sonra da olamam. Örneğin Kemalist falan değilim, Elhamdülillah!

Kurucu ve dahiyane bir lider olan Atatürk’ün gökten zembille inmediğini bilecek kadar okuma şansım oldu. Yurtdışında lise ve üniversite okuyunca da olayı sadece “biz ve onlar” diye göremeyecek kadar çok referans noktam oluştu! Dinleri kadim kültür olarak görürüm. İçinde bir sürü gerçek barındıran  dinlerin, kadın haklarının edinilmesinde, köleliğin kaldırılmasında  ön cephede desteği olmadığını kavrayacak kadar da tarih okumaya çalıştım.

Evrim  kavradığımız en önemli bakış açısı,  ama evrim bizim nasıl oluştuğumuzu gösterir sadece. Dinlere derin bir “özde” saygı da sürünün bir arada kalması için önemli. Evrim deyince, kekik ile biberiyenin akraba olduğunu bilmek ve hatta lavantanın da çok benzer olduğunu anlamak önemli. Başucu kitaplarından biri  olarak rahmetli Turhan Baytop hocanın Türk Dil Kurumu’nca da yayınlanan “Türkçe Bitki Adları” sözlüğünü de her meraklı okuruma öneririm.

Özbekistan\’da doğan ve Gazneliler zamanında yaşayan Biruni hakkında bilgi almak istediğinizde bizde bu konu ile ilgilenen birkaç eser var sadece. Bu yüzden, Unesco’da 1974’de Birleşmiş Milletler tarafından basılan kaynaklara başvurmak zorunda kalıyoruz. Bunlar kısmen Ruslar tarafından Farsça\’dan çevrilmiş.

Evrim bilimi ile uğraşanlar bilirler  Carl von  Linné (Linnaeus)  bitkilerin iki isimli klasifikasyonu sayesinde botaniğin babası olarak adlandırılır ve haklı bir ismi vardır dünya bilim adamları arasında. Biruni ondan yedi yüz yıl önce iki isimli bir botanik klasifikasyonu başlatmıştır. Bitkileri ve hayvanları tanımak ve tanımlamak evrimi anlamada çok önemli.

Evrim tabiatın anayasası ve giderek daha iyi kavradığımız bir gerçek; devlet veya bağnaz  mitoloji anlayışı ile bu gerçeğe insanlar zaman zaman karşı gelmek ve kafalarını kuma gömmek isteseler bile. Evrim, “bu güne nasıl geldiğimizi” anlatır ; “neden burada olduğumuzu” değil!  Bu ikinci soru  felsefenin ve dinlerin konusu.

Zaman’a saygı, evrimi anlamakta çok önemli; bir nefeste 700 yıldan bahsedivermek kolay, sindirebilmek ise epeyce zaman alıyor. Biruni yaşarken telefon da yoktu, motor da! Biz insanlar sadece yüzde 60 veya yüzde 90  falan değil,  üstünüze afiyet, “Sandığımız kadar zeki olmayan bir türüz” diye inanırım. Vehmettiğimiz gibi en akıllı mahlûk olduğumuzdan da şüphem var!

İncil’in Genesis Kitabı’nın  Musa – 9  Bölümünde “Verimli olun ve çoğalın” denir insanlara.  Eh, zaten çoğalıyorlardı; seksi seviyoruz vesselam. Önümüzdeki neslin  en önemli görevi de, bence, tüm insanlık olarak, hepimizin sezmeye ve giderek artan bir şekilde uygulamaya başladığı gibi bir nüfus dengesini aramak olacak.

Bu “dünya” denilen kayıkta, bu nüfusla hep beraber batma tehlikesi olduğundan nüfusta bir dengeyi hedeflemek en önemli sorun. Yaşlanan nüfusla baş etmek için çabalarken, “üretim” büyük bir sorun olmayacak, daha ziyade türümüzün yetersiz yetileri, kibir ve açgözlülüğü ile “dağıtım” da hep uğraşmamız gereken bir sorun olarak kalacak.

 

1 thought on “Gözlemcilere Merhaba”

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *