Ziraat Odası

 

 

 

Meslek temsilcileri ne oranda politika yapıyorlar?
Yapmaları doğru mu?

 

Meslek odasının görevi temsil ettiği kesimin hakkını korumak için politika yapmak. Ülkeyi mesleki açıdan temsil etmek. Mesleğin icrasında yaşanan aksaklıkları düzeltmek için ülke yönetimine seçilenler ile işbirliği yapmak, onları uyarmak. Bir alamancı ve çiftçi olarak ziraat odalarının son derece pasif olduğunu düşünüyorum. Hiç kimseyi hedef almadan birkaç soru sormak istiyorum. Yörenizdeki ziraat odası temsilcisi son olarak ne zaman çift sürmüş bir çiftçidir? 64 yaşında bir insan olarak yaşlıların temsiline karşı değilim. Yetmiş yaşının üstünde ama faal olarak hekimlik yapan ve yaşamı boyunca yapmış olan Selçuk Erez’in İstanbul tabip odasına seçilmesini alkışladım. Deneyimden faydalanmak gerek. Ama çiftçiyi de temsil şart!

 

Meslek odaları genelde ülkede muhalefet yapıyorlar. Halbuki yön verici yol gösterici olmaları gerek. Sağlıktan bir örnek ile başlayıp tarım ile devam edeyim. Birçok gelişmiş ülkede sağlık sorunu olmayan 70 yaşında kan verebilirken hatta bazılarında yaş sınırı olmadan, bağış yapılabilirken Kızılay 60 yaşından sonra kan kabul etmiyor. Doğal olarak bu tabipler odasının bir görevi haline geliyor.

 

Hayvanların kulaklarına küpe takmak şart mı? Elektronik resim çekmek bu denli kolay iken ve eskiden eşkâl tarifi ile bu olay çözülürken her iki insandan birinin elinde akıllı telefon var iken bir elektronik resim ile numara vermek çok mu zor? İlla iki kulak ta delinecek mi?

 

Çiftçi çift sürerken mazota ve sularken elektriğe, ABD’deki meslektaşının iki misline yakın bir ücret öderken   ziraat odaları ne yapıyor?

 

Badem örneği ile yola çıkalım: bademin çoğunu ithal ediyoruz ABD’den. ABD’de 200 veya en fazla 250 yıldır tarım yapılan topraklarda badem üretiyor. Ucuz elektrik ve mazot ile ve Meksika’dan gelen ucuz tarım işçisi ile Amerika’da kısmen bizlerden az işçilik ücreti ödeyerek üretiyor. Bizde ise elektrik ve dolayısı ile sulama hala pahalı, mazot can yakıyor, 8000 yıldır tarım yapılan toprakta ürün almaya çabalıyoruz. Pekiyi ithal badem bize gelince karbon yükü ile gelmiyor mu? Hani çevrecilik? Hani küresel ısınma? Hani Yerel üret yerel tüket türü söylemler? Burada ABD’den gelen ithal bademden nakliye ile binen karbon yükü nedeniyle bir ek vergi alınarak bir fon yaratılamaz mı? Hani ziraat odaları? Tabii ayni kota bizim fındığımıza da gelecek, aktif ve proaktif oynanması gereken bir oyun bu!

 

Ziraat odaları örnek zeytinyağımızın kuzey komşumuzda daha fazla tüketilmesi için ne kadar faal?

 

Ziraat odaları Azerbaycan’dan, Gürcistan’dan mevsimlik gelen işçinin ve her an gelmeye çalışan işçinin yasal olarak tarımda çalışması için ne fikirler üretiyor? Tarımla uğraşanı rahatlatmak için? Yoksa her işletmeci kendi bacağından asılır politikası mı tek geçerli politika?

 

Ürünü satan çiftçinin   tüccardan aldığı çek karşılıksız çıkınca ziraat odaları üreticinin yanında aslan kesiliyor mu? Hukuk danışmanlığı ile, tüccarların odalardan ticaret yapmadan evvel bir bonservis almasını gerektiren bir düzenleme ile? Veya kanun yapıcı üzerine en azından bir yaptırım olması için baskı yaparak? Eskiden en azından karşılıksız çek yazan tüccar hapse girerdi, o da kalktı artık uyum yasaları ile! Uyum, uyum derken, uyuyor muyuz?

 

Yoksa her üretici kendi bacağından asılır mı? Gemisini yürüten kaptan mı?  O zaman, ne kadar ödenek ne kadar ücret bu ziraat odalarında istihdam edilenlere harcanıyor? Ben şahsen “müzmin” bir üretici olarak odamdan çok ta destek gördüğüm hissinde değilim doğrusu.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *