Başarı / Para

 

Başarı ne? Yarışta birinci olmak? İlk beşe girmek? Sınavı geçmek? Zengin olmak? Sağlığını kazanmak? Çocuklarının çok iyi okuması? Ünlü olmak? Çok iyi piyano çalmak? Milli takıma girmek?

Hepsi , hiçbiri. Zaman ile, çağ ile ve kültür ile sınırlı ve tarif ediliyor başarılar ama kısmen her insan kendi algıladığı önceliklere göre, kısmen hepimizde olan verileri kullanarak yaşamını planlıyor. Birkaç alışkanlık,  otomatik hale geliyor, bir kısmı küntleşiyor kullanmayınca. Tabii ki eşit değiliz . Ama para tek başına belirli olmasa da hep önemli bir ölçü.    Geçinecek kadarına öncelik veren ve sonra para karşısında bükülmeyen az sayıda takdir edilecek insan var tabii.

Bazılarımızda para hissi var, bazılarımızda çok daha az.   Yani güzel resim çizmeye, şarkı söylemeye bazılarımızda doğuştan bir yetenek var, bazılarımızda yok ; para hissi de bunlar gibi.

Resim müzik vs gibi yeteneklerde herhalde erken çocukluk döneminde belki tek bir an veya çocuğun sürekli gözlemi bu öncelik verme hevesini olgunlaştırıyor. Para ise hemen her insan için önemli ve her birimizin ihtiyacı olan bir öge.   Yaşamda buna bir öncelik verince bazı “lüksler” kayboluyor. Bazıları da bilmediğinden veya anlamadığından veya kibirli olduğundan önceliklerini koymakta hep zorlanıyor.

Parayı dilinden düşürmeyen nice “başarısız” gördüm. Ceptelefonunun şarjlı olmasına, randevuya vaktinde gitmeye dikkat edemeyecek kadar lüks yaşıyorlar. Rahat, güvenilmez. Parayı da sonunda vakti önemseyecek kadar ceptelefonunu şarjlı tutacak kadar önemseyenler kazanıyor. Yani para kazanmak hep kıçını kaldırabilmek ile doğru orantılı oluyor. Telefonu açmak da böyle. Cumhurbaşkanı arayınca açan, herkese de açıyorsa daha başarılı bir yaklaşım. Ona açarım, buna açmam yaklaşımı bir nevi kibir göstergesi ve daha sık daha az başarılı insanlarda görülüyor.

Hiçbir “başarılı” denecek insan görmedim ki gençlik yıllarında ceptelefonuna (yani bir şekilde ona ulaşma çabasına) kısaca da olsa yanıt vermesin veya ulaşılabilir olmasın. “Başarısızlarda” sık görülen bir yaklaşım halbuki.

Parayı önemsemek

Para hep yaşam enerjisi ile elde edilebilen bir öge. Kabaca, üşenen para konularında başarılı olamıyor. Parayı seven ve arayan, önemseyen daha çoğuna sahip oluyor.

Çok kırılgan olma, alıngan olma gibi lüksler sonunda bir kibir veya kişinin kendi önemini yanlış anlaması olarak ortaya çıkıveriyor. Karşı tarafla empati kuramama veya kendi doğrularını önemseme haline dönüşüyor.

Zamanı verimli kullanabilme doğal olarak para kazanmakta önemli. Parayı kazanmak zor, tutmak kolay değil harcamak da (salak gibi davranmadan) sorunsuz değil. Her bir birim kendi başına ayrı harmoni ve dikkat gerektiriyor. Para, çalışma alışkanlığı edilince ve keyif alınarak çalışılınca zaten kazanılıyor. Ve tabii çalışarak daha fazla vakit geçirende de doğal olarak daha kolay birikiyor.

Ortam tabii çok önemli. Tıbbiye okurken biri  genç yaşından itibaren tarım  işlerinde, biri şehirde çalışan ikizlerin resimlerini görmüştüm. Çocukken ve 60lı yaşlarında. Yüz ifadeleri ve detayları çok çok farklı gelişmişlerdi. Bu düşünceleri paylaşmak isterken internette  resim aradım ama bulamadım. İkiz araştırmalarında artık bu tür resimleri yayınlama ihtiyacı duymayacak kadar ileriler. Özetle hangi ortamda yaşamın geçtiği son derece önemli. Günlük öncelikleriniz gibi.

Gönlü bol, eli sıkı, cimri, müsrif gibi etiketleri hepimiz biliyoruz. Bir kısım algılama, tabii kültürel ortam ile bir kısmı da bu etiketleri takanların beklentileri ile ilgili. Sonunda parası olan harcayabiliyor olmayanın harcayabilmesi epeyce daha zor.

Tabii bir gözlem de “başarılı” olanlarda teşekkür etme, özür dileme gibi olgular veya alışkanlıklar da daha sık görülüyor.

1 thought on “Başarı / Para”

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *