Yarımada bir zamanlar bir bütün imiş. Ve Urla merkez yerleşim imiş. İlk Cumhuriyet döneminde, Kurtuluş savaşı kahramanlarından \”Deli\” Sabri (Yılmaz) örneğin Urla, Seferihisar, Çeşme ve Karaburun savcısı imiş.
1941 yılındaki I. Coğrafya Kongresinde de Yarımada’nın ismi Urla Yarımadası olarak tescil edildi. Gel gör ki bizdeki kural tanımama ve sulandırma yaklaşımı Gözlem’in manşetine kadar çıkıyor ve “İzmir Yarımada’sından” bahsediliyor veya Ankara’lılar ve İstanbul’lular “Çeşme Yarımadası” diyorlar biraz daha yol versen “Alaçatı Yarımadası” deyip çıkacaklar işin içinden. . Bu yarımadada bir platform ve platforma destek için bir dernek kuruldu. Ankaralılara nisbet derneğin adresi Urla! Şakayla karışık giriş bir tarafa , her şakanın ardında bir gerçek vardır! Biz Urlalılar biraz mahzunuz. Festivalin daniskası Çeşme Seferihisar ve Alaçatı’da, Başkanın fiyakalısı onlarda, Jeotermal ve termal banyolar onlarda , Menderes Havalimanından Çeşme’ye Havaş kalkar 45 dakikada Çeşme’de. Urla’ya gitmek istersen bir buçuk saat en azından kamu ulaşımı ile yollardasın.
Tunç Soyer ile konuşmak kolay, eposta yazarsın cevap verir, bisikletle tek başına kentte dolaşır, Çöpçülerin arasına basına haber vermeden karışır, çöp toplar. Bizimkiler koruma ney kalabalık dolaşırlar Selçuk Başkan (iken) (kendisi uzaktan da olsa hısmımdır,) katiyen epostaya telefona falan cevap vermezdi. Sibel Başkan da sanki öyle bir yaklaşım içinde olacak gibi görüküyor gari. Bir de üstüne üstlük Urla’yı İzmir’in mahallesi yapmasınlar mı? Urlalıyık ezelden ve yalan dünya da, “İzmir’lilik” bana uzak. Ama sayelerinde yollarımıza tabelalar koyuldu. Kaldırımlar falan yapılıyor sağolsun Büyükşehir mi diyelim? Yoksa Yarımada ayrı örgüt ve hudut Güzelbahçe’de olsun mu?
Yerel ve militan bir dünya yurtseveri olarak bu tespitler ile önce içimi ferahlatayım ve gelelim başlığa: Mine Topçu, Alev Çağlar, Serhat Göktoğan, Tunç Soyer, Şehrazat Mercan, Zuhal Okuyan ve diğerleri bu sene Urla’daki dernek kuruluş toplantısından sonra kendilerini Nihat Demirkol’un hazik ellerine teslim ettiler ve Seferihisar’da Nihat Demirkol ve asistanı Yeşim Levent yönetiminde 4.Nisanda başarılı bir arayış toplantısı yapıldı. Umarız gerisi gelir. Her iki toplantıya da katılan tek Başkan Tunç Soyer idi. Bir başka gözlem de Soyer\’in konuşma yapmaması ve not almasıydı. Bulaşıcı olur bu davranış inşallah!Ama Seferihisar’a diğer belediyeler otobüs kaldırdılar. 200 kişi katıldı, Seferihisar Kültür ve Evlenme sarayında, ciddi çalışıldı!
Toplantıda Efem Çukuru ve su kirlenmesi, Balık çiftlikleri, deniz kirlenmesi konusunda tedirginlik, Temiz enerji olarak başlayıp doğayı tehdit eden boyutlara gelen RESler , sokak kedi ve köpekleri, Doğal ve Kültürel Envanter ( bir temenni: Urla kalesi bu yarımadanın simgesi olacaktır, yazmaya ve söylemeye var güç ile devam!) Jeotermal Enerji – (kulakları çınlasın Yılmaz Ayata bu konuyu Urla için epeyce işlemişti aday adaylığı safhasında) ve İmar Politikaları ön planda idiler. Ama kışları Urla’daki hava kirliliği, bu deprem bölgesinde bir tek Seferihisar’da Akut olduğu Urla ve Çeşme’de bu tip bir örgüt olmadığı da dile getirildi.
Belki bu deprem ve afet durumundaki örgütlenme konusunda birkaç satır: San Francisco da deprem kuşağında ve oradaki afet örgütü başında bir zamanlar bir ev hanımı vardı. Bizdeki gibi memurlar bu işlerin başına gelince politikacılar da afet zamanında akın ediyorlar ve kıt zaman ve olanakları bloke ediyorlar. Memur tayini elinde olan politikacı ile ilgileniyor ve ilk müdahale aksıyor. Belki böyle bir örgütlenme ilerde eğer olursa, politikacılara ilk dört günde gelmemelerini söylemek çok yararlı bir ilk müdahale adımı olarak Yarımada Platformunda tespit ve ilan edilebilir. Sadece bu tespit bile kaynakların doğru kullanımı açısından anlamlı bir mesaj olabilir.
Umalım “Türk gibi heyecan ile başlanan” bu platform, ayni ciddiyetle kaynak da yaratarak devam edebilsin.
NOT: Gözlem Gazetesinde bugün çıkan yazım
Tebrikler, olayı çok güzel toparlayıp gözler önüne sermişsiniz😊