Alaman Seçimi 2017

 

 

Almanya sakin bir seçim süreci yaşadı. Eski üçüncü parti FDP geçen seçim yüzde beş barajı aşıp meclise girememişti. Şimdi tekrar mecliste. Federal liberaller. Yeşiller gene mecliste ve Sol Parti mecliste. Üçü yüzde otuz ediyor. En çok kaybeden ikinci parti SPD , Sosyal demokratlar.   Berlin’de bir konser öncesi Gendarmenmarkt’da dolaşırken SPD lideri Schultz’un bir mitingine denk geldim. Yaklaşık 10 bin insan ve sakin mi sakin bir miting. CDU en büyük parti, biraz oy kaybına rağmen.

Yani ne denilirse denilsin aşırı sağcı AfD yani Almanya için Alternatif Partisi yüzde 13 ile meclise girdi. Ne bir programları var, ne de herhangi bir iktidar ümitleri. Tepkiler var ama! Unutmamak gerek ki yüzde 80 den epey fazlası tamamen farklı şeylere oy verdi. Yani hepsine birden Nazi demek hem büyük haksızlık hem de yapıcı bir tutum olmayabilir.

 

 

Londra’da şehir içinde İngiliz görülmez olmuştu ve taşra Brexit ile reaksiyon gösterdi. AfD nin kuvvetli olduğu yöre de eski Doğu Almanya. Yabancılar konusunda tedirginler. Unutmamak gerek ki Almanya bir milyon Suriyeli mülteci aldı. Ondan evvel Türkler Yunanlar İtalyan ve İspanyollar bir beş milyon insan bu kültüre girdi. Kültürlerin erimesi çok çabuk olmuyor. Oraya 50 yıl önce gidip de hiç değişmeyen Türkler gördüm. Türkiye’de kalan bile epeyce değişmiş iken. Orada bu kadar yabancıya karşın zihninde bir milim bile hareket edemeyen Alman sınıf arkadaşlarımı gördüm.

 

Bizde de Suriyeli mülteciler konusunda tedirginlik yok mu? Hem de nasıl var!

 

 

Size Bavyera’da yaklaşık 200 nüfuslu eskiden beri yerlisi olduğu bir köyde yaşayan ve her gün sekiz km işine giden bir arkadaşımın anlattığı öyküyü paylaşayım. Köyün bir delisi varmış. Alkolik ve toplumun dışında kalan. İlk karısı kaçtığı için yalnız yaşayan. Bir acenta vasıtası ile genç ve güzel bir Afrikalı kadın ile evlenmiş. Peş peşe üç çocukları olmuş. Aniden köyde dört siyahi. On yıllık evlilik; yeni gelinin Alman pasaportu sahibi olması ve üç Alman siyahi çocuğu ile köyün delisinden ayrılması ile sonuçlanmış. Kadın Afrika’dan bir adam getirmiş ve ondan da üç çocuğu olmuş. Yirmi yıl içinde daha önce sadece TV de siyahi insan gören köylü, köyde aniden yüzde beşe yaklaşan bir siyahi nüfus ile yaşamaya başlamış.

 

1960 darbesi olduğunda babam Avrupa Konseyinde Türkiye’yi temsil ediyordu. “Saklayacak bir şeyim yok” dedi ve döndü. Yassıada’ya tıkıldı. Yassıada ve Kayseri’deki hapisten yıllar sonra çıktığında ülkede iş bulamadı. Almanya’da okumuştu, orada iş buldu, gitti ben de tamamen demoralize olan babama moral vermek üzere gittim liseyi üniversiteyi orada okudum. O zamanlar 27 Mayıs milli bayram olarak kutlanıyordu!

 

Bedrettin Dalan ilk davalar olduğunda Almanya’ya gitti ve o davaların düzmece olduğu anlaşılana kadar orada siyasi mülteci olarak yaşadı.

 

Şimdi Almanya ile aramızda sorunlar var, geçecektir umuyorum. Değişim var ve bunun tam içindeyiz, mutlak doğrular ise yok.

 

Musul ve Türkmenler hakkında bir kaç kelime. Malum buraları yüz yıl önce Osmanlı idi. Türkmenler kısmen Sünni kısmen Şii olarak bölünmüştü ve göçebilen göçtü. Musul’da artık kayda değer bir demografi kalmamış diye duyuyorum. Bugün referandum yapılıyor. Türkmenler Kürtlerin mi Arapların mı idaresinde yaşayacaklar? Petrol devri tükenirken petrol savaşı? Hamasetten uzak ve dingin bakış açıları diliyorum cümlemize. Atom gücü olan İsrail  destekliyor, olmasına izin verilmeyen, Almanya, İran veya Türkiye ve  Kuzey Kore var.   Sahnede böbürlenen ve ürken oyuncular, hayat anlamsız bir oyun demiş yüzyıllar önce Shakespeare .

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *