Su Altı Arkeolojisi Urla, Adalar ve Ankara Üniversitesi Rektörüne Not

\"\"

 

Lienar B yazısı 3500 yıldan eski, Linear A ise ondan da eski. Ege Adalarından çıkmadığı da aşikar. Ege adalarının tam ne zaman oluştuğunu bilemiyoruz. Evvel zaman 17 yy da  Ege\’de volkanik patlamaların olduğuna dair jeolojik bulgular var.

Ondan onyedi yüzyıl sonra Tacitus a göre Tiberius zamanında gece oluşan bir depremde dağlar kayboldu, açıklığa kaçmak isteyenler yarıklar içinde yok oldular. Efes, Manisa, Salihli, Alaşehir depremden büyük zararlar gördü. Şimdiki zaman 23. yılı.

 

Urla adalarının oluştuğu zamanı yaklaşık olarak tahmin etmek için mikropaleontoloji, radioisotop tayinleri var, sondajlar yapılarak bu konuda etkin araştırmalar yapabilmek için elimizde teknolojik imkanlar var. Tabii bu tür araştırmaların başında bilim ile yoğrulmuş bir insan gerek, bu jeolog olabilir, antropolog olabilir, sosyal antropolog olabilir, hekim,  fizikçi, biyolog veya coğrafyacı olabilir. Mesele okuduğunu anlayan ve bilimsel makaleleri yorumlayıp yanında çalışan meraklı, arkeologlardan, antropologlardan paleontologlardan faydalanmasını bilen  dialoğa açık bir insan olmasında.

 

Mustafa Koç Urla’ya muhteşem bir kampüs yaptırdı. Çeşme’den Vakıf başkanı Oğuz Aydemir bey her gün gidip geldi. Sonunda pek de umulduğu gibi kullanılamadı bu muhteşem kampüs. Halbuki 12 ay her gün çalışılan, üreten, dünya çapında ışık saçan bir bir merkez olabilirdi.

 

Oğuz Aydemir’in Ildırı civarlarında yeni bir merkez kurma çalışması içinde olduğunu duyuyorum. Osman ve Mualla Erkurt gibi girişimsel Arkeolojiye kendilerini adamış insanlar var Urla’da. Umarım Oğuz bey yeni merkez’e ayıracağı kaynağı bilimsel çalışmalar için ayırır. Ben de destek olurum ve Urla adalarının oluşumunu sondaj ve uluslararası çalışmalar ile daha net inceleyebiliriz.   Umut bu ya : yeni beton yapılacağına Ankara Üniversitesi bir bölümü Koç üniversitesine tahsis eder. Merkezin başına da Oğuz bey, Osman Bey ve Klazomenai kazıları başındaki proaktif ve çalışkan Yaşar Ersoy hocamızın olumlu bir diyalog içinde olacağı bir bilim insanını atar.

 

Benim naçizane bir önerim de var bu merkezin dünya çapında olması için çalışacağına inandığım Dr. Eberhard Zannger. Köken olarak Jeoarkeologdur, ama gerek Hititler gerek Anadolu halkları (Luviler- ışık insanları)  hakkında anlamlı çalışmalara imza atan bir İsviçre Enstitüsü (Luwian Studies)  başındadır. Tabii Ankara Üniversitesi Rektörünün bu tür  cesur ve sıra dışı kararlar alıp alamayacağını bilemem. Zaten dört yıllık Arkeoloji eğitiminden ziyade bilim ile yıkanmış beyinlerin yeni teknolojiyi kullanan uzmanlardan yararlanan bir insanın bu tür merkezlerin başında olmasında fayda vardır artık yukarıda değindiğim gibi.

 

Urla için umuyorum artık Kocadağ İnkaya mağarasının da kazı zamanı gelmiştir. Heyecan ve ilim bir araya gelirse para da bulunur. Başkanın dalgıç olması, internet uzmanı olması, yelkenci olması veya radioisotop uzmanı olması gerekmez. Koordinasyonu sağlayabilmesi önemlidir. Tabii değerli Rektör eğer bu satırları okurken taşradan emekli bir hekimin bu tür bir öneri getirmesindeki cesarete şaşacak olursa benim uluslararası yayın listemi incelemesinin, yazdığımı daha sakince ve dikkatlice okumasına katkısı olacaktır umarım.

 

Keşke diyerek bitiriyorum. Yıllar önce yazdığım bir yazıdan : Urla’dan çıkan konu ile ilgili yayınlar, bulgular yılda iki kez halka açık bir toplantıda ve internette duyurulur. Bakın o zaman maddi destek vermek isteyenler kapınızı zorlayacaklar mı? Küçük akademik hesaplardan öteye adımlar atma zamanı umarım gelmiştir artık.

 

Not: Linear A, B. Bu yörede gelişen,  İnsanoğlunun ilk yazılarından ikisine verilen isimler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *