İnsanlar kelimeler ile özentilerini dile getiriyorlar. Bu ayni anda bir çok lisanda oluyor. Halbuki \”yardım\” kelimesinin anlamı açıktır.

Garson geliyor ve size soruyor:
\”nasıl yardımcı olabilirim?\”
Yaklaşım baştan çarpık.
Siz para vererek lokantada bir şey yemek istiyorsunuz. Adam para alarak orada hizmet ediyor. Garson da mesai bitip başka bir lokantaya gidip, gene sizin gibi hizmet alıyor. Yani yaptığı yardım falan değil.
Banka’da, avukat bürosunda, hekim muayenehanesinde siz de, işi biten garson da hizmet alıyorsunuz. Telefon şirketinde size yardım etmiyorlar iyi veya kötü hizmet veriyorlar.
Yaptığını \”yardım\” olarak algılayan ise baştan kötü hizmet vermeye eğilimli demektir.
Lisanlarda anlamlar karışıyor. İşin komik tarafı sadece bir lisanı konuşanların diğerine özenmesi halinde de olmuyor bu iş. Sanki gökyüzündeki kuşlar aniden yön değiştiriyorlarmış gibi bir çok lisanda bu iş ayni anda oluyor ve hepsinde de özenti –gerçeği iteliyor. Yardım İngilizce’da, Almanca’da da ayni bizdeki gibi: para almadan yapılan destek anlamında. Hizmet ise para karşılığı yapılan katkı. O lisanlarda da kavram karışıyor artık.
“Yardımcın” sana kara kaşın kara gözün için değil para aldığı için hizmet ediyor.
Siz onu yüceltmek için “yardımcım” diyebilirsiniz. Ama hizmet veren size gelip de
“Nasıl yardım edebilirim?” deyince yaptığı işten daha yüce bir kişi olduğunu ima ediyor.
Psikolinguizm denilir lisanı inceleyen psikolojinin dalına.
Halbuki “vatan millet ve “Devlet’e” “hizmet”. Çok olumlu bir olgu olarak algılanıyor. O zaman vatandaş’a iyi davranmamışsın ne gam? “Hizmet” ediyorsun.
Dükkanda memursun gelen müşteriye yardım etmiyorsun. Müşteri namzedi senin patronun, veya senin patronunun patronu! Ona hizmet ediyorsun. Telefon şirketindeki “yardım” masasında, hastanenin ilkyardım bölümünde yardım etmiyorsun- hizmet ediyorsun. Yardım ettiğini sanınca tepeden bakmaya başladığını resmidir. Para alıyorsun, görevini iyi yap. Bu yardım değil kardeşim sadece görevini gereğince yapman, iyi veya kötü yapman. \”Yardım ediyorum\” diye havaya girme.
Belki günlük hizmet daha ulvi olarak algılanan hamasi hizmetten daha da önemli. Halbuki hepimiz her an hizmet ediyoruz ve hizmet alıyoruz. O anlarda kimin veren, kimin alan olduğu zihnimizde daha bir netleşse hepimiz daha mutlu olacağız. Valinin yaptığı “hizmet” de hekim Ayşe hanımın yaptığı, Garson Mehmet ‘in yaptığı hizmet değil mi? Hepsi hizmet.
Tabii şu anda Fetö metö hizmet kavramı bizde daha bir bulamaç oldu. Ama o geçici, kelimeler ve anlamları değişseler de daha kalıcı.
Öylesine fikirler işte.