Minik Yokoluş Öyküsü

\"\"

2010 yılına kadar bahçemin yanında  bir dere vardı ve su, hayvan yuvaları olan çok sık bir makilik içinden akıp gidiyordu kış aylarında. Yüzlerce hayvana barınak olan bir dere yatağına sahiptik yöre olarak. Ekolojik bir yaşam adası. Oksijen üretim merkezi ve su tutma havzası. Artık yok.

Yandaki komşu inşaat  2010 19  mayıs tatilinde başladı . Kocaman bir kepçe ile ve 100 kadar kamyon toprak vs ile birlikte dere ve yatağı yokoldu. Bilemiyorum kaçta kaçı kamu malı içinde, kaçta kaçı komşunun tapulu arazisinde, ama biz bu dere yatağının tabiat varlığı olarak     korunması için 2009 yılında  bir dilekçe vermiştik. Hem Belediye hem de İzsu’ya.

 

 

 

 

Dilekçe’de örneğin çevre bilinciyle tanınan Selami Gürgüç’ün de, Bertuğ Ösen’in de imzası vardı. Benim de ilişkim Belediye ile iyi. Belediye Başkanını dostum sayarım. Ama 19 Mayıs’ta aradığım Belediye yetkililerinden bugüne dek bir yanıt gelmedi, hakeza İzsu’dan da. Bir süre sonra komşuya bir protesto çektiklerini öğrendim.  Yarımada.org olayı 3 gün haber yaptı ve dere bu arada yok oldu. Bu, yaklaşık 2 dönümlük bir makiliğin yokoluşu ve herkesin kendince son derece önemli işleri var, belki de bir bölümü komşunun hudutları arasında. Kanunen o bölüm için söylenebilecek bir laf zaten yok. Minnacık bir çevre yokoluşu.

 

Benim buraya yerleşmeme neden olan şeylerden biriydi o dere, o da benim şahsi sorunum. Sadece benim vatanımın değil, dünyanın da minicik bir bölümü yok oldu. Önlenebilir miydi? Muhtemelen evet. Bu tür işleri takiple görevli, gelirleri olan veya gönüllü aktif bir ekip olsaydı ve ilk dilekçeyi verdiğimizden beri haftada bir gün toplantı yaparak makamların kapıları aşındırılarak gereken kamusal düzenlemelerin yapılması sağlanabilseydi. Ama bu mümkün değil. Belediye bir kaç yüzbin dönüm içinde 2-3 dönüme yetişemez, İzsu muhtemelen sadece İzmir sınırları içinde yüz küsur km dere yatağı içinde bu beşyüz metreye yetişemez. Ben de yetişemedim. Ama tüm hayvanların ve de bitkilerin vatanından yaklaşık iki bin metrekare kayboldu. Beton oldu. Beton olunca yağmur suyu doğrudan denize akacak yeraltı suyuna karışmak yerine.

 

Olmaması için son tahlilde vatandaşın örgütlenmesi ve sorumluluk alıp çalışması gerekecek. Çok çalışması. Bu yok oluşların tümünün neticede bizim türümüzün yokoluşuna yol açacağını anlayınca da çok çalışacağız. Ama ne zaman bunu anlayacağız, bu bilinç düzeyine erişeceğiz?

 

Şimdiden kestirmek güç. Şimdilik bu konuları anlamak dönemindeyiz galiba. “Yalan dünya!” deyip gülümsemek en iyisi

 

Bir de Sokak köpekleri ve kedileri konusu var.  Torun ziyaretine geldiğim New Jersey de bir tek sokak kedisi veya köpeği göremedim. Evcil hayvan deyince hissiyatlar yumak yumak ortada oluyorlar. Milyar dolar mertebesinde ekonomik önemi olan bir konu. Soyut boyutta fikirleşmek güçleşiyor, zaten genel alışkanlığımızla tartışmalar suçlamalara, kişisel saldırılara dönüşüveriyor anında. Halbuki ülkenin en göze batan tartışma konularından biri ve ortak akıl yaratıp saf tutmamız gerekiyor.

*****

Bu yazıyı 7.7.212 de yarimada.org da yayınlamışım.  Bu günki \”Afet\” yazısından sonra tekrar yayınlıyorum.  Geçen zamanda  Selami Bey\’i kaybettik. Bertuğ bey taşındı. Bakalım yakında o dere yatağı  asfaltlanır herhalde. 

3 thoughts on “Minik Yokoluş Öyküsü”

  1. Mahmut Bey,
    Üzülmeyin bir ani selle dere yatağını geri alacaktır. Ancak eski yatağına set çekilmişse sizin tarafınıza da taşabilir. Önlem alsanız iyi olur.
    Hiç değilse zararı akılsız komşunuza olur.

  2. Pingback: Gelinkaya, Kekliktepe, Urla « Mahmut Tolon

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *