İlginç zamanlar yaşıyoruz. Yalçın Bayer’in Hürriyet Gazetesindeki köşesinden bir alıntı:
““Yolsuzlukla Mücadele Operasyonu” kapsamında harekete geçen AKP’ye bağlı polis ekipleri, sabahın erken saatlerinde, Beyoğlu, Nişantaşı ve Şaşkınbakkal’daki ayakkabı mağazalarına yaptıkları baskınlarda, para saklamaya müsait oldukları uygulama ile tespit edilen, çok sayıda ayakkabı kutusuna el koydular. ”
“Yolsuzlukla Mücadele Ekipleri, Bağdat Caddesi’ndeki kontrollerde, ayaklarına giydiği bordo renkli ayakkabılarla dolaştığı görülen şüpheli bir vatandaşın evinde yaptıkları aramada, bir çocuk ayakkabısı markası olduğu tahmin edilen ve üzerinde “Monopoly” yazan bir kutunun içinde, çeşitli renklerde ve sadece bir tarafı basılı olan, büyük miktarda yabancı para ele geçirdiler. ”
“Hükumetin büyük bir kararlılıkla ele aldığı “Yolsuzlukla Mücadele” çalışmaları sürerken, devletin içine sızmış olan ve AKP’ye darbe üstüne darbe vuran The Çete’nin saldırısı da, hiç ara vermeden devam ediyor. “Üç Y’yi kaldıracağız” diye iktidara gelip, onlara Beş H’yı (Hainlik, Haksızlık, Hırsızlık, Hile, Haram) ekleyen AKP adına, konuyla ilgili ağlamaklı bir açıklama yapan Bülent Arınç; “Şeyini şeyttiğimin çetesi bize çok zarar veriyor. 11 yılda elde ettiğimiz her şeyi kaybediyoruz. Ey Allah’ım, aldıkça alıyor” dedi.”
Mizah ön planda. Bir bakan yavrusu kolaylıkla günde bir milyon dolar yer diye belgesellere de atıf var. Yahu hep yastık kılıfına koyuyordum ama para buruşuyordu, bu ayakkabı kutusu iyi fikir diyenler de… Iran ile ticaret yapmak normal de (kayıtdışının makus talihi ) kim ne kapıyor bilemiyorsun. Haydi şirketler yaptı, ortaklar birbirine girdi, anladık da devlet içinde yapılması biraz ilginç!
Birkaç kişi ile konuştum. Hocaefendiyi beğenen ve Vakıflarına bağış yapmış birisi “Hocaefendinin yaptığı vatana hiyanet “deyiverdi.
Turpun büyüğü heybede daha Erdoğan\’a çok dokunacaklar diyenler de var. Geçen yazıda değindiğim \”çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz\” deyimi doğrultusunda birşeyler daha var anlaşılan. Erdoğan’ın \”gücü\” paylaşmamak istemesi doğal. Ama demokrasiyi içine sindirmiş bir insan olsa Başbakan, lider sultasından kurtaracak bir seçim kanununa önayak olur. Dinle devlet ayrılmadan bu tür filimleri daha çook izleyeceğiz gibime geliyor dostlar!
Askeri vesayetten kurtulduk da dinin vesayetini elinde tutan devlet ne kadar doğru? Beraberce karar vereceğiz önümüzdeki yıllarda. İslamiyette ruhban sınıfı yoktur ey müminler! Bizde bürokrasisi bile var. Bakınız Din ve Devlet