Urla kalesi yazımın altında bir okurum şu satırları yazmış :
“merhaba, ben Zeytinalanı\’nda oturuyorum ve bahsettiğiniz Urla kalesine defalarca gittim.”…
\”Üniversite öğrencisiyim ve aynı zamanda amatör olarak dağcılık yapıyorum. Bizim \”Sivrice\” dediğimiz Urla kalesinin bulunduğu tepede bahsettiklerinizin dışında pek çok testi(ya da anfora) kalıntıları, 3 adet düden şeklinde mağara, kuzey yamacında 6-7 m uzunluğunda bir düz mağara ve güney yamacındada yaklaşık 20-30 yıl öncesine kadar kullanılan bir su sarnıcı benzeri bir yapı var. Bence bunların dışında araştırmaları genişletecek çok daha fazla veri mevcut. Tepenin kuzey batı tarafında yaklaşık 1 km lik mesafede zümrüt evler denilen Sivriceye göre daha küçük bir tepe var. İlginçtir ki bu tepenin yamaçlarında da Sivrice\’dekine benzer anfora kalıntıları var. Sivrice\’nin güney tarafında ise yine yaklaşık 1 km uzaklıkta Kocadağ denilen mevkide İnkaya mağrası dediğimiz bir mağara mevcuttur.”
Bahsettiğim bu 3 noktadan bir doğru çektiğinizde doğrunun denizle kesiştiği yer şu anda hala liman olarak kullanılan yerdir. Benim görüşüme(bölgede kalıntılarla aynı tarihli hiç bir liman belirtisi görmedim ve bir bilgiye ulaşamadım) göre şimdi limanın bulunduğu yerde bu 3 hattı birbirine bağlayan antik bir kısa patika olmuş olabilir.ve bu patika kısa ama güzel bir hiking yolu olarak düzenlenebilir. Eğer isterseniz müsait olduğunuz bir zamanda bahsettiğim yerleri size gezdirebilirim.”
Diye yazmış:
Epostaya yanıt verdim telefonlaştık ve bugün genç rehberim beni İnkaya veya Kocadağ mağarasına götürdü. Bugün kısaca o mağaradan ve yarın gene Sivritepe\’den, Urla kalesi\’nden ve bu delikanlıdan bahsedeceğim.
Resim Kocadağ Doğu tarafından bakış sol tepede mağara ağzı.
İnkaya mağarası muhteşem bir yer. Yüz küsur metrelik çok büyük bir mağara. Eminim sadece tarihöncesi değil antropologların ve paleontologları da araştırma yapması gereken bir yer. Huuu, orada kimse var mı? Yeni binalarda neskafe içmek dışında sahaya çıkanlar var mı? Antropoloji’de bilhassa sosyal antopolojiye kayış vahim! Biraz eski usul antropoloji de yapsa üstadlar! Allahtan genelde şimdi yetişen arkeologlar bu konularda ilgili ve bilgili.
Genç dağcı Barış’ın evrim ve Üniversite konusunda söylediklerine yarın değineceğim. Ama bir konuya bugünden değineyim. Meraklı ve eğitimli bir dağcı. İlk önce \”dizlerimde bir hastalık var mı ?Acil durumda almam gereken bir ilaç var mı?\” diye sordu. Çok rahat çıktık onun rehberliğinde. Tahta bastonumun yanısıra, canlı baston olarak da destek oldu. Hem destek verdi hem de bir dağcı olarak \”artık bu tırmandığın yer 4 zorluğunda, seni tebrik ederim\” diyerek falan da moral verdi. Zirveye çıktığımızda da ayrıca sırt çantasında taşıdığı sürpriz sıcak kahveyi ikram etti.
Resim Kocadağ İnkaya mağarası içi
“Kocadağ mağarası” adıyla duymuştum. Biraz araştırınca yarımada.org da İnkaya mağarası ismiyle bir kayıt buldum. Hem de Tay Projesi kayıtlarında var. Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri diye bir veri tabanı var. Orada biraz komik bulduğum bu mağaranın 1993 yılında bir arkeolog tarafından “bulunduğunun” yazılması oldu. Doğrusu \”bu tarihte TAY projesine kaydı falanca tarafından yapılmıştır\” olmalı diye düşünürüm. Diğeri bilimsel dinginlik ile uyumlu olmayabilir. Tay projesi ise alkışlanacak bir proje. Necip basınımıza bu projenin duyurulması ve her avcı dağcı tarafından kullanıması için epeyce görev düşüyor.
Yüz metreden epey uzunca bir mağara, Yelki köyündekiler, Kocadağlılar zaten biliyorlardı. O denli bol çanak çömlek ve 1993 yılda \”bulunmuş \” olsun? İnanması biraz zor, burada milyon yıllık oluşumdan yüzbinlerle yıllık kullanım sürelerinden bahsediyoruz. Keçilere ağıl olarak ta kullanılmış. Yani binlerle yılllık okula yeni gelen (tayin edilen) tarih öğretmeninin ilk derste karatahtaya ilk iş kendi ismini yazması olarak algıladım bu \”1993 de bulunmuştur\” ibaresini. Benzer bir ilklik hakkında görüşlerimi de Kaya kilisesi (Söğüt Kutsal alanı) yazımda dile getirmiştim.
Böyle yaza çize daha fazla ilgi duyulmasını sağlayacağız umarım. Bilhassa Urla civarındaki zenginlik müthiş.
Burada bir Neanderthal kemiğinin bulunması tanıtım ve turizm açısından ne denli önemli olur bilmem kestirebilen var mı? Ki biraz bilinçli araştırma ile daha fazlası da bulunabilir.
Çektiğim resimleri ekliyorum. Resimlerin kalitesi maalesef gördüklerim kadar etkileyici değil. Bin küsur km uçup gidip gördüğüm ilk insanların kafataslarının örneğinin bulunduğu mağaralar ve Güney Afrika’daki Sterkfonteyn’deki mağaralarla rahatça boy ölçülebilir bir boyutta.
Çanak çömlek ortada bolca var, da esas önemlisi çanak çömlek olmadığı devirler? İlk insanlar? Burası tamamen kirletilmeden yok mu buraya bulaşacak antropolog?
Yurtdışından mı arayalım? Ben şahsen hem mihmandar, hem destekçi, hem kazı asistanı olmaya talibim.
Son resimler: Mağara ağzı ve Mağara girişinden, Kocadağ\’dan aşağıya bakış:
Biz bulduğumuz petşişeleri bir tencereyi bir kenarda istifleyerek sadece biraz kaba temizlik yaptık. Yarın Barış ile Urla kalesine beşinci gidişimi yazacağım.
Ne guzel, ayaklariniza saglik!
Pingback: Kocadağ İnkaya Mağarası ve Endonezya « Mahmut Tolon