Evrim ve Eğitim (2)

Evrimi anlamak için zaman ve sayılarla biraz uğraşmak lazım. Politik olarak bitaraf olmama rağmen eğitimde evrimin öğretilmemesinden rahatsızım.

Batıda eğitim artık ekonomiyi de, finansı da evrim öğretisi olmadan düşünemezken bizde üniversitelerde biyolojide; tıbda bile evrim anlatılması “kültürel baskı ile” zorlaştırılıyor.

Bu kadar sayıda her ay maaş alan (Aziz Nesin’den esinlenerek yazayım)” namıslı, memır biliminsanı” var iken, benim gibi hekimlik veya çiftçilik ile iç güveyinden hallice bir şekilde uğraşmış bir insana, hobi olarak son dokuz yılda üniversite öğretim görevi  yaparken, ilk Türk evrim farkındalık anketini yapan grupta olmak, yoksa nasip olmazdı.

Genç “biliminsanları” doğal olarak veya biraz da kültürümüz nedeniyle (çok istila olmuş ve sonra darbeler yaşayan bir coğrafyada gelişmiş “erken öten horozu keserler”), kendi bilimleri ve kariyer beklentileri arasında çok net olamayabiliyorlar.

Evrim farkındalık Anketi Dokuz Eylül Üniversitesi 2008

Prof. Gül Güner ve Prof. Serdar Kurt hocalarla birlikte yaptığımız bu anket 2008 yılında Avustralya’da bir bilim ve felsefe yayınında ve Cumhuriyet Gazetesi Bilim ve Teknik ekinde yayınlandı. Bir yıl sonra OTDÜ de ayni sonuçları veren bir anket yapıldı. O zamandan beri her yıl bir çok üniversitede, çok sayıda benzer anketlerin yapılmadığına şaşırıyorum. % 25 civarında bir evrim kabulü Tıp ve Fen Edebiyat Fakülteleri Bilimleri Fakülteleri öğrenci, hoca ve çalışanları arasında tespit edildi. Kayda değer bir bulgu, kadınlarda erkeklerden daha fazla evrim kabulü olması idi.

Öğretim görevlileri arasında evrim kabulü neredeyse % 60 idi. Personel arasında % 16!

Bunlar birçok Afrika ülkesi ile boy ölçüşebilen üzücü neticeler.

Evrimbilim ülkede hala “Darwinizm” olarak anlaşılıyor. Halbuki bu terkedilmiş bir tabir ve evrimbilim artık Darwin’in hayal edemeyeceği boyutta gelişti.   Bir kaç gün peş peşe, bu konulara değineceğim. İsteyen Üniversiteye de 30 kişiden fazla insan toplayan meclislere de evrimin ne olup ne olmadığını 1-2 saatlik konferanslarla anlatmaya çalışabilirim.

Şu anda örneğin yerel politikada ister istemez Kemalizm- İslamizm karşıtlığı yaşanıyormuş gibi algılanıyor.   Herhangi bir izme inanmayan bir insan olarak bazı insanların zihninde şekillendiği sanılan bir akımın en fazla 90 -100 yıllık bir geçmiş, diğerinin ise 1400 yıllık bir geçmiş olduğunu belirtmekte fayda var. Devletin kurucu lideri Atatürk ve tüm seçilmiş liderlere de çok saygım var. Hepsinin bilgileri, görgüleri elverdiğince hizmet ettiklerini düşünürüm. Hiçbiri ile de tapma düzeyinde bir duygusal ilişki hissetmedim.

Evrimi dine karşıt imiş gibi görenler de var, birisi, bizim nasıl burada olduğumuzu anlamamıza ışık tutan tabiatın anayasası, din ve felsefe ise   neden burada olduğumuzun araştırmaları! Evrimde, bu gezegende milyar yıllardan bahsediyoruz.

Din dünyamızda birçok yörede kültürün anlamlı bir parçası. Unutmamak gerek ki Darwin de teoloji okudu, Mendel bir papaz idi ve Biruni de dinsiz değildi. Tarihsel algı gelişmesine değineceğim.

Yanlış evrim anlayışı örneğin 2. Dünya savaşındaki ana felsefe idi. Bazı ırkların diğerlerinden daha üstün olduğu savı! Bazı insanlar bazı konularda diğerlerinden daha farklı, bazıları daha fazla okuyor bazıları daha fazla müzik yapıyor, bazıları daha fazla top oynuyorlar, bazıları daha zeki, bazıları daha aptal. Ama farkın ırk bazında olmadığını ve üstün ırktan bahsedilemeyeceğini artık biliyoruz. Daha üstün eğitim sistemlerinden ise bahsedilebileceğini de görüyoruz.

İnsanlara ezber yerine kafalarını kullanmalarını erken yaşta sistematik olarak öğretmeliyiz! Çocuklar Finlandiya’da yalnız okula gider giderler. Örneğin Almanya’da 16 yaşından büyük çocuğa “Sen” diye hitap etmek yasaktır! “Siz” dersiniz bir zahmet, nasıl yaş ( bazı makamlar gibi) korkulması gereken bir olgu değilse, üstünlük vehmini veya hüsnükuruntusunu pekiştiren bir olgu da değildir. Biz ise mesafe tutmayı  çocuklarımıza öğretemiyoruz. Yurtdışında eğitim görmüş ve uzun yıllar oralarda yaşamış ve çalışmış bir vatandaş olarak algıladığım en temel eğitim farkları bunlar.

2 thoughts on “Evrim ve Eğitim (2)”

  1. Bahsettiğiniz evrimle ilgi oranları artırmanın çareleri var ama maalesef sizde statik bir şekilde aynı şeyi tekrar ediyor, aynı kimselere aynı lafları etmeye, aynı statükocu çevrede aynı kimselerle görüşmeye devam ediyor, etrafınızı dinlemiyorsunuz..
    Onun içinde sizi, sizleride aynı, oranı fazlalaşmayan kimseler dinliyor.. Evrim deyip durma yerine aynı bilgiyi bu toprakların insanlarının anlayacacağı başlıklarda ve lisanla anlatırsanız o insanların bu konularda sizden daha fazla malumat sahibi olduklarını görürsünüz..ama nerde…!
    bunu söyleyenleri dinlemiyorsunuz bile, onlarda sizi dinlemezler bu durumda, dinler görünseler bile..son görüşmelerimize lütfedip on dakika bile ayırmıyorsunuz..Dinlemek, anlamakistemek yerine, on senedir aynı şeyleri söyleyip aynı rakamları veriyorsunuz.. Evrimin değişim olduğunu bence önce siz kavramalısınız, aynı şeyleri söylemek yerine bence önce siz kendinizi değiştirmelisiniz .. Doğu’da fikir adamları sizlerden çok daha düzenli yenilenmiş fikirler peşinde ve en önemlisinde fikirlerini uygulama yolunda çok ciddi girişimleri var. Bırakın artık şu küf kokan batı fikirlerini de gözlerinizi biraz doğuya, daha doğrusu kendi insanımıza çevirin.. Batıda şöyle imiş böyle imiş bu bizi nereye getirdi malum.. Bize bilgiden görgüden önce ayağını kendi toprağına basan ” kendine öz güveni olan insan” gerek.. Bu olmada hiç bir şey yapılamaz öğretilmez beyefendi.
    Başa gelen bu insanlar işte bu en değerli şeyi halka hissettirdikleri için baştalar ve bunu yapmaya devam ettikleri sürecede başta olabilecekler..
    İnsanları insafsızca eleştirip onlara görgünüz,bilgisiz denildiği sürece sizleri dinlemezler, ha nezaketleri olduğu için dinliyor görünseler bile.. Boşuna havanda su dövmeyin, sizi çok sevmeme rağmen bazen çok kızıyorum ama yinede gülümsemekten kendimi alamıyorum 😉 …….

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *