Bahar mı başıma vurdu bilemem. HDP meclise girecekmiş veya giremeyecekmiş. Bir gülümsemedir alıyor bazen kendi kendime gülümsüyorum sonra dayanamayıp kahkahalarla gülüyorum. Seçimde şu olacakmış bu olacakmış.
Kah, kah, kah, kah.
Yiğit Bulut Ekonomiye yön verecekmiş.
Kah kah kah kah.
Sarıgül’ün oğlu politikada çok başarılı olacakmış.
Cumhurbaşkanı’nın oğlu İmam hatipler konusunda briefing almış veya vermiş.
Emeklilere iki ikramiye verilecekmiş.
Kah, kah, kah, kah.
Yahu kendimizi bir de aldatmasak ne olur? Bizdeki gibi emekli dünyada yok. Kadın isen bazen 40 yaşında emekli olabiliyordun erkek isen 45 yaşı civarında. “O ne verirse bir fazlasını veririm” mantığı bizleri buraya getirmedi mi?
Bismarck emeklilik kavramını yarattığında insanların % 5 i emeklilik yaşı olan 65 yaşına varabiliyorlardı. Ortalama yaşam beklentisi 43 yıl idi Almanya’da.
Biz de aldık ve suyunu çıkarttık. Seçim sistemimizi düzenlememiz gerek, haydin gelin hep beraber bu satırların yazarına kahkahalarla gülelim..
Kah kah kah kah.
Bundan kırk sene önce ,imza kampanyaları falan yapmıştık öğrenci olarak seçim eşitlik vs diye. Ne kadar komik. Ne eşitliği kardeşim?
Tekrar tekrar yazayım kahkahalarla:
“İki uzman Cornell Üniversitesinde öğrencilere çeşitli sorular sordular ve “testin sonucunu tahmin edin” dediler. Bu tür testler Stanford’da tekrarlandı, Isveç’te de. Bilhassa: Nasıl bir şöförsünüz? Sorusuna çoğu insan kendisini en iyi üst % 20 lik gruba dahil etti!
En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin), testin yüzde 60’ına doğru cevap verdiklerine inandıkları ortaya çıktı. Neticelere bakınca sanki çok zeki bir tür değilmişiz düşüncem daha netleşiyor.
En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu (soruların yüzde 70’ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görüldü.
Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000 yılında Nobel ödülünü kazandılar.
İki psikolog bu olaya süperiorite ilüzyonu diyorlar. İngiliz araştırmacılarca Downing efekti de denilen bu haddini bilmeme olayında erkekler genelde kendilerini olduklarından daha zeki olarak algılarken, kadınlar daha alçakgönüllü, yani kendilerini daha az zeki olarak algılarlar.
Bu “yetersizlik + haddini bilmeme” mesleki açıdan bir eksiyken, artıya dönüşmesi de ürkütücü.
İşinde çok iyi olduğuna inanan “yetersiz”, yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan rahatsızlık duymaz. Aksine bunu bir hak olarak görür.
Gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında “fazla alçakgönüllü” davranarak öne çıkmayacaklar, yüksek görevlere talip olmayacaklar, kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler ve belki uyuşukluk ile suçlanacaklar. Üstlerinin de genelde aynı tornada yontulmuş insanlar olması muhtemel.
Kifayetsiz muhteris de denir bu insanlara ve hırsları akıllarından fazla ise hatta her türlü yan yola sapmayı da hakları olarak görebilirler.
Cehalet; para gibi, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.