Sadece bu yılda değil, genelde birçok şey iyiye gidiyor.
Tabii bu gidiş lineer öne doğru uçan bir ok misali değil. Doğal süreçlerde hep olduğu gibi bir o yana bir bu yana ama uzun süreçlerde bakınca en azından türümüz için olay hep iyileşerek bu güne doğru gelmiş.
Diğer büyük hayvanları tüketmişiz. ABD deki develeri ve tembel hayvanları ve diprotodonları ki bu son iki tür, birkaç tona varan ağırlıkları olan hayvanlardı, yemiş bitirmiş atalarımız, kısmen on binlerce yıl önce. Son mamut ise yaklaşık beş bin yıl önce yaşamış. Kendi yakın akrabalarımızı da yok etmişiz.
Nüfus arttı, atmosfer elden gidiyor: bu algımız yanlış değil ama tedbir almaya da başladı insanoğlu.
Ama taş devrinde çeşitli kaynaklara göre insanların % 15 ila 30 u şiddet sonunda ölürken artık şiddetten ölenlerin sayısı epeyce azaldı.
TV de altyazı geçiyor: Diyarbakır’da ateş açıldı 7 kişi öldü, Hindistan’da bomba 32 kişi öldü, İsrael’de saldırı 4 kişi öldü, ABD de öğrenci okulu taradı 7 ölü. İrak’ta camide canlı bomba 14 kişi öldü, 17 kişi yaralı. Bu bizde sanki şiddet her taraftaymış gibi bir algı yaratıyor.
Eskiden sade kabile değil devlet savaşları normal idi. Son büyük savaş 2. Dünya Harbi olarak gerçekleşti. Ondan sonra Kore savaşı Vietnam, Golf savaşları ama savaş oranları anlamlı azaldı. 2. Dünya harbinde yılda yüz bin insana 300 kişi ölmüş. Şu anda Suriye ve Afganistan’daki ölümlere rağmen bu oran 1.4!
1991 de ABD de her yüzbin kişide 9.8 kişi cinayetten ölmüş. 2014 yılında bu rakam 4.5.
Oxford’daki 36 yaşındaki Alman ekonomist Max Roser ourworldindata websayfasında epeyce kritik ama ümit verici istatistik var.
Genç araştırmacıya göre 200 yıl önce insanların %90 ı açlık sınırında yaşarken bu oran şimdi yüzde on civarında. 1981 de yüzde kırkımız dan fazlası günde bir dolarla yaşarken artan nüfusa rağmen bu oran şimdi dünya bankası verilerine göre yüze onun altına düşmüş.
Bazı politikacı ve gazetecilere göre “öldük bittik, emekçi halkımız aç nutukları atılsa da on beş yıl içinde açlık sınırında yaşayanların sayısının yüzde birlere düşeceği umuluyor.
Nüfus artışı azalıyor, politikacılar Allahtan insan nüfusunu kontrol edemiyorlar ne kadar hezeyan dolu nutuk atarlarsa atsınlar. İklim değişikliği gerçeğini görmeyen politikacılar ve şirketler var ama insanlar gördü ve hiç de yavaş olmayan bir şekilde tepki veriyorlar.
TV de basında yazılıp çizilenlerin genç nesiller üstünde mucizevi bir tesiri var. Yolculuk daha güvenli hale geliyor. Gıda nisbi olarak da olsa daha iyi denetleniyor.
Yok ettiğimiz türleri bitirmenin kendi bindiğimiz dalı kesmek olduğunu çok yavaş da olsa anlamaya başladık. Doğayı korumak için çaba sarfediyoruz. Bazen bambaşka ekstremlere gidip ülkemizde örneğin sokak hayvanlarını doğanın bir parçası sanıp egomuzu tatmin etmek için \”mama\” versek de.
Şu an için sizi çok karamsar olmaya, umutsuz olmaya iten hastalık, haksızlıklar içinde olabilirsiniz ama genel gidişi de görmekte fayda var. Sizin yapabileceğiniz bulaşıcı olduğunu bildiğimiz somut bir şey de var: daha fazla gülümseyin!