Meksika’nın 11 dolar milyarderi varmış, biri, en ünlüsü: El Chapo denilen uyuşturucu kaçakçısı.
Eh, Narcos dizisinden de çoğumuz Pablo Escobar’ın adını biliyoruz. Arama sitelerine kısaca bakınca ayni konu ile ilgili birkaç dizi daha var. Tom Wainwright isimli Oxford eğitimli gazeteci de narconomics diye bir kitap yazdı ve özetle uyuşturucu devlerinin Migros veya benzeri dev ticaret şirketleri gibi yönetildiğini anlatıyor. Sabun mu satıyorsun uyuşturucu mu ekonomi açısından pek de bir fark yok.
Wainwright benzerliğin ne kadar çarpıcı olduğunu bir hapishanede uyuşturucu kaçakçısının “iyi eleman bulmanın sıkıntılarından” şikayet etmesi ile farketmiş. Benzer şikayeti daha önce bir çok dev şirketin yöneticisinden de duymuş.
Güvenilecek eleman mı lazım? Normal bir büyük şirket çalışanlarının akrabalarından ve iş ve iş bulma kurumlarının hizmetinden faydalanıyor. Uyuşturucu taciri de çalışanların akrabalarından kadrosunu düzüyor bir fark var iş ve iç bulma kurumu yerine hapisanelerden faydalanıyor.
Ne kadar baskıcı bir hapishane sistemi – o denli çok aday. Ne kadar açık ve tekrar topluma kazandırmaya yönelik bir hapis sitemi – uyuşturucu taciri açısından o denli verimsiz bir ortam.
Wainwright “bilmemne baskınında şu kadar milyonluk kokain bulundu” gibi haberlerin de yanıltıcı olduğunu söylüyor. Bu tür abartmalar da bir şekilde uyuşturucu ticareti için reklam yerine geçiyor diyor ve mealen kahvenin üretim yerinde kilosu 10 TL iken Bağdat caddesinde veya Lüks bir otelde 5 gramı 20 TL ye satılıyor diyor. 10kg kahveyi 100 TL lik mal bulundu diye de basında tanıtabilirsin, 40 bin Tl lik de! Kokainde de üretim, toptan satış, dağıtım ve yerel son kullanıcı fiyatları ve çalışanların karları var diye yazıyor.
ABD de artık bazı eyaletlerde esrar marihuana ot üretimi serbest olduğundan Wall Street de ot şirketlerinin hisseleri alınıp satılmaya başlandı. Şu anda örnek Medical Marihuna veya Cannabis Science isimli şirketlerin hisse senetlerini 10-15 cent den almak mümkün bakalım önümüzdeki onyıllarda bunlardan biri 5o veya yüz dolara alınıp satılacak mı?
Cannabis yani otun tütünden alkolden daha az zararı olduğunu 1970 lerde yazmıştım. Bu satışlarda kullanıcı en azından içine afyon da karıştırılmadığından emin oluyor, yani bağımlılık oranı yok a yakın. Devlet vergi alıyor. Kaçak olduğunda ise bir sürü kimyagerin hayalleri ve beceriksizlikleri de sokakta satılabiliyor.
Ben Narcos dizisini ilgi ile izledim. Breaking Bad diye başka bir dizi varmış orada da bir üniversite hocası kristal meth üretimine başlıyormuş ve onun maceraları anlatılıyormuş. Artık büyüyünce onu da izlerim belki.
Zor Oyunu Bozar
Liman şehirlerinde KDV den arınmış ihraç edilecek alkol gemilere yükleniyor sonra da indiriliyor ve dağıtımı yapılıyor. Bandrolsüz. Eh, çok fazla vergi ile zor oyunu bozuyor. Kaç tane özel politikacı uçağı var? Filo halinde! Allah büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin. De bir çok insan “biraz da biz ölelim” diye düşünebiliyor. Kendi rakısını, kendi birasını, şarabını yapan insan sayısı azımsanacak gibi değil. Limonçello’dan tut envai içkinin tarifini internette bulmak son derece kolay. Tek dikkat edilen aethylalkol kullanılması, methyl değil. İspirto yani mavi methyl alkol malum körlüğe neden oluyor. Uyuşturucu ekonomisi de netice itibariyle bir arz talep meselesi ve devletin kontrolü mü desek yoksa bürokratların pay alma çabası mı desek ( ikisi de var!) son tahlilde paylaşım ile ilgili.
İyiii
iPhone’umdan gönderildi
8 Ara 2016 tarihinde 11:34 saatinde, Mahmut Tolon şunları yazdı: