Günlük yaşamda inat, kıskançlık gibi, her daim gördüğümüz bir tavır. Dostlukta, uzlaşmada, çözüm aramada hep karşılaşıyoruz inat ile. Hayret ile gördüm ki erişkinlerdeki inat hali için çok da fazla araştırma yok. Örneğin bu konumu tarif edecek ve beyindeki değişimlerin uyarıların gösterildiği tür deneyler bulamadım.
Türümüzün belirgin özelliklerinden biridir inat. Genelde inatçılık aptallıkla eleledir. Azim bir fikir veya bir hedef gerektirir ve aslında olumlu bir özellik iken basitçe aşırıya kaçışını, körleşişini veya egonun artık kusar hale gelmesine inat diyebiliriz. Ama özgün fikirde sebat veya azim ile inat arasındaki uçurum ilk ikisinin olumlu, üçüncüsünün kişinin kendisine ve bazen de çevresine zarar veren hale gelmesidir.
Doğal olarak her insan, her olayı kendi tecrübeleri çerçevesinde kendi gönül gözü ile görür. Farklı reaksiyonlar da doğaldır, hatta çözüm üretmek için de son derece faydalıdır. Hepimiz yaşamda farklı uzmanlar gördük ki onların önerileri belki yardım alan konumunda olan bizlerin çıkarından ziyade kendi çıkarları doğrultusunda saptırılmıştı. Örnek mi istiyorsunuz? Hekimin istediği tahlillerin kaçı sizin hastalığınızı bulmaya yönelik, kaçı onun rahat etmesine veya kazancına?
Her birey kendi kararını vermekte ne denli hür ise, o denli mutlu hissedecektir kendisini.
İnat ile kendimizi dış dünyaya karşı hapseden bir konuma getiririz. Dinleyememe, anlamama ve çözüm üretememe konumuna!
Bebek yaklaşık iki ila beş yaşları arasında hayır demeyi öğrenir ve bir inat çağından geçer. Buna asilik dönemi de denir. Önüne sunulanı almamak, isteneni yapmamak hakkının farkına varır ve bu genelde hastalıklı bir duruma gelmeden aşılır, öğrenme çağıdır. Eğer bu yaşlarda aşırı şımartılır ise kalıcı psikolojik yanlış tutumlara, örneğin ilerdeki yaşlardaki öfke nöbetlerine, şımarıklığa zemin hazırlanabilir. Manşetlerden veya TV den psikolojiye yönelik analiz çabaları yapmamak gerek ama Trump buna klasik olabilecek bir örnek. Sadece benim veya biografisini yazanların düşüncesi de değil bu. Konunun en uzmanı bile bunu söylüyor: Trump! Kendisi ilkokul çağından beri “değişmediğini” söyleyip bununla böbürleniyor!
2-5 yaşlarındaki öfke veya inat nöbetleri genelde çocukların güvendikleri kişilerin yanında olur. Sakin davranmak, bir safhadan sonra hayır’a \”hayır!\” ile bağırmadan, hele hele şiddet uygulamadan yanıt vermeyi de her ebeveyn öğrenmelidir. Etkili bir yaklaşım da bir safhadan sonra yokmuş gibi davranmak veya “Aa! Biraz daha bağırsana bak ne güzel bağırıyorsun!” türünden alaycı bir yaklaşımla oluşmakta olan ezber bozulabilir.
Erişkinde doğru bildiğinden şaşmamak veya yeniliğe tamamen kapalı olmak şeklinde de görülebilir inat. Aptallık yanısıra özgüven eksikliği veya korku altında yatan sebep olabilir. Kişinin kendisine zarar veren halde olması ise inat tarifinin bir parçası! Açgözlülük, kibir inadı tetikleyen ögelerden birkaçı.
Keçilerde ve eşeklerdeki zaman zaman görülen inat, ünlüdür.İnat kelimesinin kökü Arapça. Öztürk’çe direnmek olarak bir seçenek sunuluyor. En azından inat kelimesindeki menfi nüans yok. Divan-ü Lugatı Türk de bir eşanlamlı kelime bulamadım.
Hep de kötülemeyelim inadı, bazen de bizim anlayamadığımız bir sebat veya kararlığın dışavurumudur. Örneğin “gavur inadı” deriz. Sırf bize yabancı gelen bir tutumla karşılaşınca. Her zaman “inatçı haksız ve aptal” “uyum gösteren, zeki ve haklıdır” diye bir kaide de yok. Ama inat genelde anlaşılamayan bir karşı tavırdır.
Bireyde olduğu gibi kültürel yani toplumsal inat durumları da var. Ülkelerde farklı yemeklerin yenmesi farklı giysilerin giyilmesi gibi. Sürü güdüsü ego’dan çok eski bir güdü olduğu için genelde bireysel düşünce veya davranışı bastırabiliyor ve netice olarak kişinin kendisine zarar verebilecek bir inat ortaya çıkabiliyor: “Ölsem de yemem”, “ölsem de giymem”.