Ergenekon davalarında savcıların ne kadar fiyakalı olduklarını hep beraber gördük. Cakalarından yanlarına yaklaşılmıyordu. Hatta bir kıdemli savcı savcıların ortak alanlarında bile ne kadar \”diğer savcılardan\” “üstün” tavırlarla davrandıklarına dikkat çekmişti. Bir makam arabası bile insanın duruşunu değiştiriyor.
Saf bir türüz ama bir ayrıcalık olunca hemen algılıyoruz. Bu bir kalem olabilir, bir telefon, bir giysi. Ve zaten evrimsel yarışta bu küçük farklar ile öne çıkma dürtümüz de maşallah gelişmiş mi gelişmiş!
İki maymun ile yapılan deneyin videosunu hepimiz görmüşüzdür. Birine muz diğerine daha az cazip bir gıda ver, hemen tavır koyuyor muzu alamayan maymun. Demek ki hem eşitlik istemek hem de öne çıkmak genlerimizde yazılmış dürtüler.
Kul işi hukuka gelince, hukuku yapanlar meydan bulunca hemen hukuk denileni kendi lehine çekecekler. Öyle de oluyor zaten “arabuluculuk” olayı ki, hukukun esası ülkemizde “avukatların işi” olarak hukuksallaştırılmadı mı? Esasen konudan anlayan insanların yapması gereken bir şey ara-bulmak.
Tarihe bakınca ortaçağda hayvanların sıkça “yargılandıklarını” görüyoruz. Bir domuz yakılarak ölüme mahkum ediliyor vs. ama latince onu “savunan” bir de avukatı var! Trajikomik değil mi? Bu “alışkanlık” geçen yüzyıla başına kadar devam ediyor. Yani hayvan “hakları” da savunuluyor.
Kibirli ve aptal türümüz önce dini mercilerin örneğin mahsulü talan eden çekirgelerin “lanetlenmesi” kararları ile sonra hukuken “suçlu” bulunmaları gibi işler ile uğraşıyor.
1916 da bir fil ABD de Sparks sirkinde bakıcısının kafasını ezdiği için fil Mary bir vince asılarak idam ediliyor.
Bu yazdıklarımdan bile yola çıkarak internette “hukuk” tarihi konusunda bilgi edinebilirsiniz.
Fiyakalı avukatlar hala “ben çiçeklerin böceklerin avukatıyım” diye beyanlar vermiyorlar mı?
Hepsi tarihte mi kaldı? Eh, evet son 1994 yılında “ölüme” mahkum edilip ömür boyu hapse çevrilen New Jersey deki köpek Taro 3 yıl yattıktan sonra “affedildi” ve New Jersey eyaletine bir daha girmemek şartı ile yeni sahibine verildi. Suçu: “bir kızın dudağını ısırmak” idi. Benim bilmediğim ne davalar şu an görülüyordur dünyanın çeşitli yerlerinde!
Yani “modaya” göre hukuk oluşuyor. Politikacılar ve bilhassa muhalefettekiler için ek not: Hacı hoca profesör hukukçulara halk pek de güvenmemekte haklı değil mi?
Belki bilim tarihi güncel olarak olan biteni daha rahat anlamanıza yardımcı olur. Çok da fazla karabasana kapılmadan yaşamakta fayda var. Ne demiş eski düşünürler? Mundus vult decipi yani mealen dünya aldatılmak ister. O zaman aldatınız! Zihnimizde küçük akvaryumlar kurarak onun içinde yaşamak istiyoruz ve sonra camında bir çizik olunca da bazılarımız mutsuz oluyorlar. Özetle: o zihnimizdeki akvaryum esasen büyük bir denizin içinde!
Reblogged this on sedefinaa and commented:
Keske bes yildizdan fazlasi mumkun olsaydi…