
Bugün kendi işimi yapmak üzere bilgisayarın başına erkenden oturdum. Erkenden de Alaçatı’dan Sebahattin usta lavanta kesmeye geldi. Gelen dostum Alaçatı’nın yerlisi , ben de oraları 1950 li yıllardan beri bilenim.
“Alaçatı’nın tadı kaçtı” dedi
\”Önce güzel insanlar geldi, şimdi ayyaşlar ve hoyratlar istila etti!”
Dün Urlalı bir dost “İstanbul plakalı araçların Urla’ya girişini yasaklamalı” dedi.
Zaten kendi işim dediğim ve 3 aydır hep “yarına” ertelediğim bir düzende. Aklım daha ziyade Urla’da; burası acaba gerçekten Alaçatı, ondan önce Kuşadası ve Bodrum gibi kaybolma sürecinde mi?
Hele hele genç dinamik bir Başkan Urla’da yeni seçilmiş iken, hele hele İzmir’de de sevdiğim ve inandığım bir dost başkan iken.
En iyisi başlıkları sıralayım; birer komisyon ile hap haline gelirse öneriler ve başkan da inanır ve benimser ise, gidip hangi genel müdür, bakan veya hatta Cumhurbaşkanı yetkili ise kapısının önünde yatmaya kararlı bir şekilde olursa hepsi de çözülür. Ama çözüleceğine inanıyor muyum? Hayır! Az da olsa umudum var mı? Evet, yoksa oturup yazmam.
Urla için:
- İskan ve Ruhsat politikasının belirlenmesi, Trafik, şehir çemberi.
- Sokak hayvanları (ülkeye örnek olacak düzenleme, gerekirse kararname taslağına kadar)
- Urla adaları Kum Plaji ve Gülbahçe körfezinin projelendirilmesi, en az iki yat limanı.
- Yeni Pazar yerinin cuma günleri hariç terkedilmiş pis bir AVM olmasının önlenmesi, ki bu yatırım faydalı hale gelsin.
İki hafta önce kısaca Bodrum’a gittim. 50 km sürat tahdidi olan yerde 50 gidince arka tamponuna bir İstanbul plakalı yeni yetme yapışıyor, korna çalıyor ve taciz ediyor. Bir cep bulup da yol vermek için kenara çekince de hışımla yanından geçerken bir bakış yolluyor – bakışlar öldürebilse, ölürsün. Arabada yalnız olsan iner ve döver resmen.
Belki gerçekten İstanbul plakalıları bazı yerlere sokmamanın alt yapısını bile tartışmak gerekecek. ABD de, Batı Avrupa’da bu tür uygulamalar var. Sahil belediyeleri az vergi toplayabilmekten şikayetçi. Plakası yabancı olana örneğin bir pul satılabilir? Sıradışı önlemler artık şart. Urla örneğin Akhisar’ın yıllardır yaptığı gibi yol kenarlarında bir kaç saat için park ücreti alabilir. Şu anda dükkanının önünü cebren kapatan kapatana. Bankalarda sıra beklemekten ayarı kaçanlar bağrış çağrış. Eskiden çok nadir görülen manzaralar. Çeşmealtı\’ndan İskele\’ye doğru yokuştan inerken lağım kokusundan burun direğin kırılacak neredeyse!
Bu kapsamda belki İzmir için de bazı başlıkları not edeyim: bilemezsin belki bir okuyan olur.
1) Karşıyaka, Bornova sırtlarının ağaçlandırılması
2) Doğa Tarihi Müzesi
3) Denizler birkaç metre yükselirse ne yapılacağı konusunda bir “Küresel ısınma acil önlem planı” ve alt yapının kabaca hazırlanmasına başlanılması.
4) Başka bir -iki güzel fikir de var, ama şimdilik yazmıyorum. Olur da Başkanlar yukardakini okur ve bir kahvemi içmeye gelecek olurlarsa (veya daha ziyade telefon ile ararlar ise ) anlatırım. Medyatik bir şekilde kendileri ilan ederler. Kendim bile inanmıyorum bu kadar önemli imar vs dertleri var iken ama napacaksın dalgalar genel müdürü (veya kısaca “dalgacı Mahmut”) olmanın sorumluluğunu yerine getireyim de, günah benden gitsin.
Dipnot: Fotoğraf; Arasta çıkışı Cumhuriyet Cad. Iki gün önce, ama artık sıkça görebileceğiniz bir görüntü. Burası neden hala tek istikamet değil?