Gelinkaya, Urla

Ülkemizde anlaşılan bir çok Gelinkaya var ama Urla’daki herhalde en muhteşem olanı.

Barakalar halinde çay bahçeleri vardı. Sonra hepsi yıkıldı ve bu bayrama yepyeni bir ¨halk plajı¨ yetiştirildi.

Çimeni ile, kumu ile plank halinde suni tahta kaplaması ile donanım olarak on numara, beş yıldız! Böyle bir deniz ben Seyşeller\’de, Mauritius\’da, Galapagos, Karayiplerde, Kaliforniya veya Kosta Rika\’da görmedim!

Yapanı da  halk arasında  Sefa Murat Demiryürek çapında, kıvamında  olduğu söylenilen Kaymakam Murtaza Dayanç.

Murtaza bey ayni zamanda Kayyum dolayısı ile tam muhtar.

Murtaza bey ile kısaca Gelinkaya’da denize gireken, o inşaatı denetlerken tanıştım. Genç, sempatik, yapılana hakim biri.  Sefa Murat bey ile olan bir anımı da yazayım. Kendisi sekiz yıl uğraşılan finansmanı tamam olan Anaksagoras heykelinin nihayet konulmasında etkin olmuştur. Hoş ondan sonra oradan oraya nakledildi falan ama geleceğin Türkiyesi için  Anaksagoras heykeli bir adım,  barış ve bilimin heykelleşmesi oldu.  

Gelinkaya da bir 2.5 metrelik doğal bir kaya var, sanki sırtında birisini taşıyan bir adam gibi gözüküyor.

Eskiden iki tarafı da kumsal iken yol yapılmış ve batı tarafında güzel bir kumsal kalmış. Doğu tarafı ise bir rıhtım gibi eskiden çay bahçelerinin olduğu yer. Orası tam bir beach club gibi oluyor. Çiçeklendi bile. Kum tarafı ve planklardan denize girilecek merdivenler. Tebrik etmek gerek. Kadı kızında olacak kadar hata da olmuş, merdivenlerden sadece bir tanesi küçük çocuk ve ihtiyarların rahat girebilecekleri gibi, diğerleri dik.

Urit de küçük bir işletme açıp tesisin temziliğinden sorumlu olacakmış.

Bir de Gelinkaya efsanesi var. Yerli Romeo, Juliet\’i yı sırtlamış kaçırıyormuş.  Gelinkaya’nın olduğu yerde tam kayığa binip kaçıracak, damat ve gelin namzedinin kavgalı aileleri  beddua okuyunca taş kesilmişler!

Donanım böyle de, pekiyi yazılım nasıl? Biz ülke olarak donanım işini kavradık da, yazılım?

Yazılım derken kastettiğim:  plaj inşaatında çalışan bir işçi şikayet ediyor. ¨ Biz güzelce kumu yaydık. Birisi gelmiş bir torba midye yemiş ve midye kabuklarını ve plastik poşeti olduğu yerde bırakmış. Bu millete bu hizmet çok!¨

 Sadece o da değil.  Sigara izmaritleri her tarafta. Eh bir de yörenin sokak köpekleri ve yakında kumu keşfedecek kedilerin pislikleri. Sabah  yoldan dört  bisikletli geçiyor, peşlerinde havlayarak ısırmaya çalışan yörenin köpek sürüsü. Çekirdek yiyip kabuklarını öbek olarak bırakanlar. Kumun üstüne çadır kurup, bira şişelerini, poşetleri etrafa saçanlar!

Çözüm çok da zor değil. Karar ve istikrar yani süreklilik gerektiriyor.  Kararlılık ve süreklilik ise milli zaafımız.  Beş  adet sigara içme noktası koyup etrafına   tabela, tabla  ve çöp kutuları koymak.  Bu noktaların dışında   herkese (Yani Bakan, Vali mahdumları dahil her kişiye) sigara içmeyi yasaklamak. Çöp atana  ceza kesmek. Bunu yapacak zabıtayı, polisi de bir telefon kadar yakında tutmak.  Yöre emeklilerinden birkaçına fahri trafik denetçisi misali  yetki vermek. Bu kişilerin polise, zabıtaya ulaşacakları telefonları olması. Çadır kurmayı yasaklamak.  Ve tabii temizlemek, temizlemek.  

Ayni kurallar Koca Sahil veya Kumdenizi  için de geçerli olmalı. Menfezlerin önünden kum alarak Gelinkaya misali sahillere aktararak dolaşımı sağlamak.  Birkaç iskele ile denize yüzülebilecek derinliğe ulaşılacak imkan  ve WC, çöp kuyuları koyduktan sonra uygulamak, uygulamak. Bin dönümlük kampüslerde elalem sigara yasağı koyuyor ne haber? 37 katlı binalarda!  Ta ki alışkanlık oluşana kadar, bir nesil, iki nesil boyunca.  Sokak kedi ve köpekleri hakkında yeterince yazdım zaten. Google da üç dört yazımı sindirerek, önyargısız okuyan anlar sanırım da. Kellim kellim la yenfa!  Benim oğlum bina okur, döner döner bir daha okur!

Gelinkaya halk plajı, Gelinkaya efsanesi, Kum denizi Urla  

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *