Önyargılar Güzeldir! 2/12/2008

Önyargıları anlayınca yaşam eğlenceli

Dünya nüfusu 2.5 milyar iken Einstein “Atomu parçalamak önyargıları parçalamaktan kolaydır” dedi ve bu söylem kültürel mirasımızın bir parçası oldu. Artık dünya nüfusu 6.5 milyar oldu. Ve önyargıları parçalama zamanı geldi. Biyolojimizi   bilgisayar donanımına  benzetirsek kültürel kazanımlarımız yani din, lisan vs bizim yazılımımız. Donanımımızda veya yazılımımızda olan herşey iyi değil, bazısı habire başımıza iş açıyor. En kökteki mekanizmalardan biri de sapmalarımız. Sapmalara canlıların birbirleriyle olan etkileşimindeki en küçük ortak payda  da diyebiliriz.

Bioyolojimizde istesek te istemesek te bir temel öge var ki sosyal  baskıyı da dinimizi de,  lisanımızı da  anlamak için bilmek elzem. Bizler temel donanım yani biyolojimiz gereği dünyayı :

benden /  benden değil  (self / non-self) diye algılayabilen yaratıklarız.  Bu her canlıda böyle, en küçük hücrede de. Yaşamda kalmak için tek hücreli yaratık bile etrafıyla rekabete girmek zorunda – yani hemcinsleriniyle yarışmak zorunda. Bu iyi veya fena değil, sadece tabiatın bir gerçeği. Bizim temel algılama biçimimiz. Benden veya bana faydalı (benim için zararsız)  veya benden değil diye algılamak kısmen bilinçaltında,nadiren bilinçli.

Her insan 10 sene, 20 sene içinde  lisanın nasıl geliştiğini eski gazetelere bakarak saptayabilir. Azerbeycandaki Türkçe ile Türkiye Türkçe’si ve Türkistanda konuşulanın arasındaki farkları  böyle bakınca kavramak kolay.  Hatta ayni şehirde yaşayan genç ve yaşlıların lisanlarındaki farkı da gözlemlemek çok basit.

Herkes yaşadığı  şehirin başka bir mahallesinde yaşayanlara az biraz da olsa “öteki” ler gözüyle baktığını kabul eder. Doğal olarak önyargıları vardır ötekilere karşı, yani bir anlamda sapmaları.

Herkes bir meslekten olanların, şehrin bir mahallesinden  olanların benzerliklerini veya “sapmalarını” gözlemler. Örneğin insanlar, askerlerden veya memurlardan veya doktorlardan  bahsederken kolayca bazı gözlemlerde anlaşabilirler. Doğal olarak ta ötekiler hakkında önyargılar oluşur. Bir anlamda hepimiz ötekiyiz!

Düşünün:  tarih öncesinde bir kabile büyümüş ve bölünmüş bir bölüm dağda yaşamaya başlamış ve bir bölüm ovada kalmış. Temas azalmış, ayrı lisanlar oluşmuş ve ayrı kültürler ve inanç sistemleri. Bu gelişimi 10 veya 20 yıl olarak değil de birkaç 1000 yıl olarak düşünün, bu ayni kabilenin insanları nekadar farklı olacaklar değil mi? Lisanları farklı, alışkanlıkları farklı, dinleri farklı. Birbirlerine karşı doğal olarak sapmalı- önyargılı. Diğerlerini kendisine benzeyince daha kolay kontrol edebileceğine, daha güvende olacağına inanır insanlar. Farklı olanlardan da doğal olarak çekinir.  Kendine benzemesi için de baskı da kurar, kavga da eder, hile de yapar daha güçlü olduğunu sanan veya olan, çıkarı olduğuna inanan insanlar. Çocukluğunda gördüğü düzene, sıraya  oturtmak ister dünyayı insan. Tabiatımızdaki dürtümüz ile gagalama sırası benzeri bir hareket tarzıyla. Tabii herbirimiz zihnindeki haritalara göre dünyayı algılayabiliyor ve hepimizde  körnoktalar mevcut. Doğal olarak bu böyle ve bu malzeme ile bu dünyada hayatta kalmaya çalışacağız. Sempatik bir türüz esasında.

Ayni kabilede kalanları düşünelim. Kabile içinde de rekabet doğal olarak olacaktır.  Bir aile çocuklarına karşı sapmalı,  iyi veya kötü anlamda değil doğal olarak her anne baba çocuğunun daha iyi bir geleceği olmasını ister ve onu kayırabilirse kayırır, en iyi eğitimi almasını ister. Kendi erişemediği mevkilere gelmesini, kendi yapamadığı işleri başarmasını ister. Bu da her ailenin kendi çocuklarına karşı olan sapmasının ayni zamanda başkalarının çocuklarına olan sapmalarının kısaca tarifidir. Kuzguna yavrusu şahin görünür demezler mi?

Demek ki kültürler arası sapmalar ve dolayısı ile önyargılar da doğal ve sadece türümüzün değil yaşamın temel bir belirtisinin: benden/ benden değil ayrımının bir sonucu. Bunu kavradığımız anda önümüze sonsuz çözüm imkanları açılıyor. Bunun yanısıra her insanın sadece bir çocuk yapma hakkı ve aşikar olan küresel ısınma ile ilgili  teknik gereksinmeleri uygularsak bu dünyada huzur içinde yaşamamamız için pek de fazla sebep yok.  Insanoğlunun hikayesini anlatan “Bias is beautiful” ismiyle geçen yaz Amerika’da yayınlanan ve bu ay da Aşina Kitaplarında yayınlanan “Önyargılar güzeldir! Ortak akıl için Kuğu şarkısı” isimli kitabın kısa bir özeti.

mt 14.1.2008

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *