Evrim, Nakiller, Öte Taraf (Sabah Egeli 8.Haziran2012)
Amöbden Einstein\’a tek bir adım demişti Popper. Çok ta doğru bir laf. Bu söylemi anlamak için biraz evrimbilimi koklamış olmak gerek. Halbuki bazı çevreler evrimbilim deyince “cin çarpmışa” dönüyorlar. Lisanımızda devrim falan derken zaten biyoloji lisanını gözardı etmişiz. Çakma tercüme ile de sevdirmek zor. Ben onun için bugünün Türkçesi ile bazı gençler olur da konuyu benimserler ve daha ileriye götürürler diye dilim döndüğünce biyoloji ve evrimbilim anlatıyorum.
Biraz kışkırtıcı gibi de gelse kelimelerim hoşgörüle. Kaba kalem ile bazı çerçeveleri işaret etmek istediğimde kamuoyunda bilinen bazı örneklere değineceğim. Hiçbir, grubu şahsı, markayı veya konuyu aşağılamak değil amacım. Bilinen, kullanılan terimlerden faydalanacağım sadece.
Sosyalbilimciler beni mazur görsünler ama sonunda adımların ispatını anlamak için de doğabilimlerinin materyalist olgularına gerek var. Yoksa biraz havada kaybolabiliyoruz ve hernekadar istatistik bilen, tarih bilen, politika bilen, pazarlama taktikleri, hukuk ve ekonomiyi bilenler iyi anlayıp anlatsalar da işin köküne inince yaya kalıyor sosyal bilimci.
ÖTE TARAF
Konumuz doğal olarak öte taraf, yani geleneksel insanlık kültürümüzdeki olan dinlerin dediği öte taraftan ötesi belki- muhtemelen dinler kurulurkenki lisan ile ayni şeyi kastetmişler ama geçen sürede epeyce sular akmış. Öte taraf yani bizim yetersiz yetilerimizle algılayabildiğimizin ötesi. Biraz da yetilerimiz yetersiz olduğu için ölçülebilen ve tartılabilenden medet ummuyor muyuz? Tamamen, ezogelin miydi, neydi, ah pardon, ezoterizm ile de buraları sezmek belki mümkün. Ama o yolla hep tek ustanın elinde kalmıyor mu ipler? Doğa bilimleriyle paylaşıma açılıyor ve gene orada da kıskançlıkla , sınıf birincisi olmak vs türünden dürtüler ortaya çıkmıyor değil.
Paylaşıma açılan bilgiler ile de birçok şey yapılıyor; örneğin transplantasyon ameliyatları. Bundan 40 küsur yıl önce ben öğrenci iken Almanya\’da dahiliyeciler cerrahlara “tesisatçılar” derlerdi. Orada cerrah çok daha fazla para kazanmazdı dahiliyeciden ve doğal olarak insanlar şan şöhret ve görüntünün ötesindeki gerçekleri ararlardı. Hernekadar Sağlık Bakanı meslektaşımın sigara içmeme kampanyasını gönülden alkışlasam ve ülkemizdeki gelişmelere sevinsem de bizde hala tıbbıye talebesinin önüne konan ilk hedefler: bir Lithman steteskop (son sorduğumda 250 Tl kadardı) ve görünür bir yerde bir Cross kalem.
Halbuki ben öğrenirken nerede ise fazla süslü giyinmek yakışmazdı bilimde çalışan insana ve “bir steteskopun en önemli parçası iki kulaklığın arasındaki bölümdür” diye öğretmişlerdi bana (yani öğrencinin beyni). Birçok üniversite seviyesinde biyoloji bölümünde duyuyorum iki atanmış hoca oluyor, kısmen birbiriyle konuşmayan ve biri “Siz hala o evrim masalına inanıyor musunuz”? diyebilen. Diğeri ise “evrimci” olan. Evrim kuramını anlayamamış birini biyoloji bölümüne atamak bu çağda yerçekimini kabullenemeyen birini fizik bölümü başına atamaya benziyor.
Bir hastane başhekimiyle konuştum geçenlerde ve “hemşirelerin çoğuna evrim anlatılmıyor” dediğimde o da bana “Evet, o teoriye ben de inanmıyorum” deyiverdi. Tabii ki o teori sayesinde bu ameliyatlar yapılabiliyor. Dokuz Eylül Üniversitesinde 2008 de yaptığımız bir araştırmaya göre ülkemizde evrim farkındalığı %25 oranında, Batı ülkelerinde %42 ila %90, eğitime göre. Ve sonunda “Rabbim Cleveland dedi” deniveriyor doğal olarak.