Anneannem bir şey kaybedince “İnnehu-allâveçile-kadir” diye bir dua okuyarak arardı.. Bizler de bu duayı birşey ararken okumayı öğrendik. Daha Ege’li ve eğlenceli bir tekerlemeyi bir dostumun annesi söylermiş:
“Ethem dede, gömleği kaftan dede, eğer x bulunursa , sana on tane göbek atacağım.”
Doğayı kaybederken fazla da endişeli değiliz. İnsanlar genelde bir kişinin değerini onu kaybedince anlıyorlar. Ressamların eserleri daha fazla para ediyor mesela. Bazı bilim insanlarının ise değerleri yani toplum için faydaları ancak daha sonra anlaşıldığı için yaşamlarından sonra ünlü oluyorlar. Kişinin değerini fazla anlamıyoruz, yaşarken paylaşım kavgasından cimri, birisi ölünce bonkör davranıyoruz. Gerçek olan: yaşarken hırs ile fazlaca bir şeye, örneğin başarı veya üne asılınca ölümden sonra çok da fazla olumlu ananın olmadığı.
Ethem dede gömleği kaftan dede’ yi örneğin gözlüğüm bulunursa diyerek beş altı kez söyledikten sonra gözlüğünü bulunca ellili yaşlarında hanımefendi gerçekten de olduğu yerde sayarak on tane göbek atarmış. Huşu içinde değil, ama anında görevini yerine getiren bir şekilde!
İnanç önemli : Ethem dedenin kendisi için göbek atılacağından sevinmesine inanmak da öyle, böyle tekerlemelerin ardına takılıp gitmek de.
İki bayram arasında düğün uğursuzluk getirir! Yok öyle birşey kardeşim, ben şahsen garanti veririm ki yok, rast gideceği varsa gider yoksa gitmez- iki bayram arasında evlensen de öyle, evlenmesen de!
Veya: Çorabını ters giyersen bütün gün işin ters gider!
Bu tür hurafelere gizli gizli inanan o denli çok insan var ki!
Masumiyet kaybolunca yerine ne geçiyor? Boş vermişlik mi? Sorumluluk mu? Sorumluluk almak için talip olmak gerek, günümüz yaşamında buna aday olmak deniliyor. Aday olunca saldırılar beraberinde geliyor. Ayni düzeye indirme çabaları. Kıskançlık ,kin, nefret.
İlişkilerde kaybediyorsun, sonra hatanı belki anlıyorsun ama zaman geçmiş oluyor ilişkinin tavı kıvamı bir daha denk gelmiyor. İkili ilişkide işler daha basit. Bir taraf istemeyince olay netleşiyor en azından. Toplumla olan ilişkide işler daha karmaşık.
İktidarda da ayni şey, bir zaman sonra işin tavı kaçıyor büyü kalmıyor, ayaklar yerden kesiliyor. Ama güçlü olanın veya güçlü olduğu vehminde olanın etrafında destekçiler ve çıkar grupları. Kişinin kendini bilebilmesi daha güç. Ayni zamanda gücün ve odakta olmanın dayanılmaz cazibesi
Doğruyu söylemek, bazı imtiyazlardan vazgeçmek mi olacak? Ayrıca kolay inanan insanlarız biz seçmenler. İktidar’a devam etmek daha kolay. Bu dernek başkanı için de böyle, belediye başkanı için de.
İktidarda iken korumalar, sekreterler, asistanlar, arabalar şöförler ve eğer bakan, başbakan falan iseniz hatta uçaklar. Bırakıp gitmek kolay mı? Aykırı sese kulak vermek?
Kaybettiğini fark edersen işler daha kolay. Ama ülkemizdeki eğitimde genelde akla ihtiyacı olan yok. Sen paradan haber ver, akıl bende çok diyenler ezici çoğunlukta.
“Ethem dede, gömleği kaftan dede, eğer benim aklıselimim tekrar bulunursa , sana on tane göbek atacağım.” Al sana aklıselim, at bakalım: şıkkıdı şıkkıdı!
Elem terefiş, kem gözlere şiş!