Bu başlığı görünce, sanmayın ki bir tane daha “göbeğini hiç kaşımayan insan” bir tane daha vıcık ayol insancıllığı kokan bir kurban yazısı yazıyor.
Ben, Elhamdüillah!; göbeğini kaşıyanlardanım ve “incel incel de en yüzeysel bedensel kıvrımlardan öteye geçme” yazılarından da yeter sayıda okudum. Kurban bayramı ve kurban kesilmesi kültürünün bilhassa 10-12 yaşından büyük çocukların da yetişmesinde önemli bir olgu olduğuna inananlardanım! Eğer et yiyen bir toplumsanız, hayvanların kesilmesine de tanık olmanız, istenen bir birikime varabilmenize neden olur.
Yoksa bonfile’nin süpermarkette üretildiğini sanan ve yaşam ölüm ve et yeme alışkanlığı hakkında gerçekçi fikri olmayan nesiller yetişir.
Tabii ki Almanya’da bir binanın üçüncü katında banyoda kurban kesen vatandaşımıza vaktiyle bir tepki doğdu. Aman genellemeyelim, yargılamayalım! Bursa’da ördeğe tecavüz eden hemcinsimize de burada bir tepki doğmadı mı? Detaya inince tabii ki kurban kesilmesinin uygar veya medeni (Medine kelimesinden gelir) bir şekilde yapılmasında fayda vardır.
Hiç mezbahaya gittiniz mi? Şok tabancası ile uyuşturulan hayvan ayaklarından asılarak mı daha uygarca kesiliyor, yoksa okşanarak yatırılan bir hayvan besmele ile kesilince mi? Bir düşünün. Ben daha da öteye gideyim, bu İslam dininde besmele olur, başka inançlarda başka insaf ve şükran çağrıştıran birkaç sözcük olur. Önemli olarak üzücü ve gaddarca olarak algıladığım çok sayıda hayvanın, hırpalanarak ve şiddet ile son anlarında dövülerek kesilmeleridir.
Bizde olduğu gibi Almanya’da da ayol insancıllığından muzdarip ve göbeğini hiç kaşımayan yazarlar var. Eğer Yahudiler de hayvanları dini söylemlerle kesmeselerdi kolayca bir kamuoyu oluşturulabilirdi. Ama Realpolitik yani gerçekçi politika sosyolojik boyutta da egemen oldu Almanya’da.
Neden ızgara veya mangal deyince genelde erkekler ateşin başına geçiyor? Daha evvel yazdığım gibi, avcı toplayıcı geçmişimizin bir izi değil mi?
Gönül ister ki tartışmalar ABD de sürü güdüsüne uygun bir mimari ile hayvanların kesime yönlenmesine katkıda bulunan otistik hayvansever ve hayvanlar ile birlikte yaşamış mimarın (Dr. Temple Grandin) yaşam öyküsünü bilen, Pollan’ın Etobur, Otobur İkilemi (The Omnivore\’s Dilemma ) kitabındaki Polyface Çiftliğindeki kendi üretimi olan tavukları kesen çiftçinin dediklerini anlayacak düzeyde olayla uğraşmış insanlar bu konuda yazsınlar. Ama ağzı olan konuşuyor ve kalemi veya klavyesi olan yazıyor. Çoksesliliğe de saygı esas tabii.
Özetle sadece “profesyonel” kasapların kurban kesmesini de bir zorlama olarak görüyorum. Profesyonel dediğiniz de insan. Sürekli para için ayni işi yapandan ziyade temel eğitimi almış insanların bunu nadiren bizzat yapması bence hatta felsefi anlamda daha uygun. Gerçeklerden çok uzak yetişen ve bilgi (sadece bilgi yetmez ve ayrıca deneyim gerek!’) artı deneyim sahibi olmadan yargılayan nesillerin yetişmesi beni çok korkutuyor.
Et yiyen bir insan olarak et yemeyenlere son derece saygılıyım ve onları yargılamıyorum. Ayni saygının da her kesime gösterilmesinden yanayım. Ama hem et yemekte devam eden ve hem de vatandaşlarını yargılayan bazı yazarların yüzeyselliklerinden de biraz daral geldi doğrusu.
Kurban bayramınız kutlu olsun.