Son zamanlarda okuduğum en umut verici hikayeyi kısaca sizler için özetliyorum. Yazının sonunda İngilizce bilenler için de bir link veriyorum.
The One Laptop Per Child ( OLPC) projesi hakkında bilgi veriyor Evan Ackerman yazısında. Yani her çocuğa bir dizüstü verme projesi. Habeşistanda bir köye götürüp paketleri içinde tablet bilgisayarlar bırakmışlar. Deneyimlerine göre çocuklara birşey öğretmek çok faydalı olmamış ve kendilerinin öğrenmelerinin daha verimli olacağını saptamışlar.
Habeşistanda bir köye paketleri içinde tabletleri götürüp öylesine koymuşlar. Ama köyü önce tanımlamak gerek. Bu köyde çocuklar yazılı bir kelime görmemişler. Ancak yakın kasabaya giden erişkinlerden bazıları yazılı kelime görmüşler. Yani okuma yazma oranı yok. Köyde tabela yok, gazete yok, paketlenmiş gıda yok , yani üzerinde yazı olan paket yok , kitap yok. Okuma yazma yok. Okul yok. Tabii, yabancı lisan falan da yok.
OLPC kurucusu Nicholas Negroponte İngilizce işletim sistemli tabletleri içinde günlük kullanımı belgeleyen yazılım ile köye götürmüş. İlk tahmini çocukların kutularla oynayacağı imiş. Lisan yok eğitim yok. “ Hey çocuklar alın size bir paket isterseniz açın!” O kadar! MIT deki Em Tech Teknoloji Konferansında bulguları şu şekilde paylaşmış:
“Dakikalar içinde bir çocuk kutuyu açıp, tabletin açma kapama düğmesini keşfetti. Beş gün içinde çocuklar İngilizce ! ABC şarkıları söyler hale geldiler ve ortalama günde 47 App yani uygulama kullanıyorlardı. Beş ay içinde resim çekme fonksiyonunu keşfetmitriler. Ve OLPC organizasyonuda veya üreticiden kaynaklanan bir hatadan dolayı tabletler resim çekmeye kapalı olarak yollandığı için çocuklar androidi hekleyip resim çeker hale getirmeyi başardılar.”
Biz daha çocuklara bin tane kural ile kendi dar dünyalarımızda güvenli olmayı öğreteduralım! \”De’ yi ayrı yaz\”dan tut, \”üstünde leke ile kimseyle buluşma. Gömleğini ters iliklemişsin! Dikkat et üşürsün, üstüne süveter giy!\” Falan filan.