Gezi eylemi ve takibeden günlerde her kişi kendi görmek istediğini gördü. Gerçek olan lafla peynir gemisinin yürümeyeceği.
Urla Binkonutlar’da dün akşam tencere ve tavalar çalınıyordu. “Beyaz Türklerin” Taksim’e uzaktan desteği”. Işık yakıp söndürmek daha şık idi sanki, bu gürültülü eylemlerden ben şahsen hoşlanmıyorum. Hasta olan veya bebeğini uyutan bir komşun olabilir kardeş!
Bizde adettir. Bakan, Başbakan gelince Başhekim koltuğuna oturur. Al kendin yap o ameliyatı o zaman. Bu makam koltuğuna oturma eskiden kalma ilkel bir güç gösterisi mi desem, itiraz olmaması da genel yağcılık alışkanlığımızdan mı sanki? Ne kadar çabuk başımdan giderse diye dua ederek misafire en iyi yatağı vermek ya riyadır, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez yaklaşımı, ya da korku, en azından samimiyet değildir.
Her TC kimlikli kişinin Kemalist olması gerekmediği gibi, Erdoğanist veya CHP li AKP li veya BDP li , Alevi veya Sünni veya Müslüman olması gerekmediği ve hele hele iyi bir diş hekimi, cerrah veya mimar, iyi bir hoca veya iyi bir insan olması için bu eklerin hiç mi, hiç önemli olmadıklarını anlamamız gerekiyor artık.
Size tarihten bir olayı anımsatayım: objektif yönetim fikri Batı Avrupa’da Din veya köylü savaşlarından sonra gelişti. 30 yıl süren savaşlarda bazı kentlerde nüfusun % 70 i kırıldı! (1618-1648).
“Ucube” diyerek heykele Başbakan’ın bizzat müdahelesininden duyarlı insanlar sıkıntılı. Ağzından çıkandan da dönemiyor. Artık valiler filan da 3 çocuk demeye başladılar. Çatışma’ya kararlı olmayan karşısında duramıyor.
En azından Erdoğan’ın 2023 e ülkeyi huzur içinde götürebilecek bir lider olmadığını sağ kesim de anladı. Götürür veya götürmez ama sağ kesim umarım bir çare bulur tabii şimdiye kadarki hizmetleri ve çalışması için teşekkür ederek. Bürokrasiyi çalıştırmak için bu kararlı tavır bence gerekli idi. Başarısı ve başarısızlığı bu tavrın içinde. “Tayyip Erdoğan değişmez” diye de kendisi söyledi. Rüya bitti, “Kral çıplak” diye bağıran gençler yeni dönemi başlattılar. Bakalım Topçu kışlası yapılacak mı?
Bürokrasiyi çalıştırmak deyimini somut olarak açayım: Evlerde fazla kırtasiye olmadan güneş enerjisinin kullanılmasının önü açıldı. Elektrik dağıtım şirketi fazla üretilen elektriği satın almakla yükümlü oldular. Ama pasifçe direndiler. Projeleri Ankara’ya gönderdiler. Ankara’da bir proje daha istendi memurlara yakın şirketlerden. Kabaca 20bin TL lik güneş enerjisi kurmak isteyene gecikme yıpratma yoluyla 10bin TL bürokrasi ve git gel masrafı çıkınca evdeki hesap çarşıya uymadı. Yani Güneş enerjisi karlı olmaktan çıktı. Şimdi hükümet kararlılıkla yerel şirketlere bu izni vermek için bir sertifika açılımı başlatıyor.
Seçenek fazla değil. Bir tarafta MHP ve Bahçeli, CHP ve Kılıçdaroğlu , diğer tarafta AK Parti. AKP değişime müsait olduğunu gösterirse gerçekten 2023 e kadar ülkeyi idare eder. Bir tahmin yürüteyim: Taksim olayları AKP yi % 50 nin altına çekmiştir.
Marjinal gruplar doğal olarak sosyal bir olayı kullanmak isterler. Dış güçler tabii ki bir tarafa parmaklarını sokabilirlerse sokarlar ama bu Taksim -Gezi olayları vesilesi ile gördüğümüz sosyal patlama yerel ve kişisel sıkıntılardan kaynaklanıyordu. Dış güçlere sığınmak olayı doğru analiz etmek olmaz. Düzgün ve liderlik sultasını aşan bir seçim kanunu ve din ile devletin ayrılması gereğini kavramamız için daha vakit geçecek gibi görünüyor. No pasaran başlığı biraz hissi idi sanki Ahmetçiğim bal gibi pasaran. Genç sivillerin yazdıklarını daha ilgi çekici buldum.