\”Türkiye Cumhuriyeti\’nin bir \”Uzlaşma ve Demokrasi Madalyası\” olsaydı, bunun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli\’ye verilmesi gerekirdi.\”
Bu satırlar Mehmet Barlas’ın Sabah’taki bugünkü yazısından. Önemli bir yazı ve Ağrı ve Yalova’daki ikinci seçimlerde MHP nin oylarınının “çatı” adaylarına gittiğini gösteriyor ve sonunda:
“Son dönemde Tayyip Erdoğan\’a rakip olabilecek bir ismi belirlemek için CHP ile ortak bir \”Çatı Adayı\” arayışında bulunan Devlet Bahçeli\’nin, bu konuda da MHP adına büyük özverilerde bulunabileceğinin işaretleri var. Hatta belki MHP seçmeninin pazar günü Ağrı\’da BDP\’li aday lehine davranışları, Cumhurbaşkanı seçiminde de tekrarlanabilir. Bakarsınız Bahçeli, mesela Sırrı Sakık gibi isimler aracılığı ile Abdullah Öcalan\’ın \”Çatı Adayı\” konusundaki önerilerini de duymak isteyebilir. Ne derseniz deyin \”AK Parti seçimde yenilemez sendromu\”nun aşılmasını sağlayan Devlet Bahçeli\’ye, demokrasi adına hepimiz borçluyuz. Dileriz CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bu iyi niyeti istismar etmez…” diyor Barlas.
Kılıçdaroğlu’nun birşeyi istismar edeceğini sanmıyorum. Anlarsa uyumlu davranacağından eminim. De, aday kim olacak?
Ağrı ve Yalova devlet olanaklarının tam güç kullanılmasının da fayda etmediğini gösterdi. Yani saf ve bakir halkın bonsansı var ve kolay da kanmıyor hatta israr bazen ters bile tepiyor. Zaten ülkedeki lider sultasından kurtulmak için ancak iki yaklaşık eşit güçte blok ve sekiz-on yılda bir nöbet değişimi çözüm olacaktır.
Politikayı uzaktan izleyen bir seçmen olarak söyliyeyim :Ağrı, Diyarbakır Belediye Başkanları veya Selahattin Demirtaş düzeyinde “liderlerinin\” yanında CHP liderleri hafiften sönük kalıyorlar ve sağ Unakıtan, Güler ve şimdiki Bakanların coğu düzeyinde “liderler” çıkararak bir yere varamayacağını da anlayıp kendisine çeki düzen verecektir.
Tabii MHP ve BDP nin ırkçı kimliklerin, bırakıp uzun vadede bir kayıkta kürek çekmeleri beklenemez. Bir koalisyon olarak çalışabileceklerini anlamaları bile anlamlı bir adım.
Türkiye ve Batı
Cumhurbaşkanlığı seçimine teksesli AKP ile çoksesli çatı adayı destekçileri karşı karşıya gelecekler. Eğlenceli olacak bu ilk “halkın seçtiği Cumhurbaşkanı” seçimi Türkiye tarih yazıyor, bizler de izliyoruz.
Batı da tarih yazıyor, seçimlere ilgisini giderek yitiren seçmenleri ile ve devasa, obur ve atalet içinde olan verimsiz Avrupa bürokrasisi ile.
Batı Avrupa’da şu an üretilen her iki patates veya yeşil salatadan biri tüketiciye kavuşamadan doğru çöpe gidiyor. Üretilen her beş ekmekten biri doğrudan bayatlayıp çöpe gidiyor!
Batıdaki gençlikte yepyeni alışkanlıklar oluşuyor. Örneğin “çöpten beslenme” “parasız yaşama sanatı” gibi.
Bakkallarla , manavlarla, marketlerle anlaşıp atılacak olan gıda arasından seçerek bedavaya sağlıklı beslenme örneğin giderek yaygınlaşan bir yaklaşım. Mazot tüketeceğine bisiklet ile ulaşım son derece sağlıklı bir ibadet biçimine dönüşüyor coğrafi olarak mümkün olan yerlerde. Tüm bu yaklaşımlara da zaten ihtiyacımız olacak çok yakında. Aptal bir tür olan biz insanların bilinç düzeyi sevindirici ve umut verici bir şekilde artıyor .
Devlet gücü ile yaşayınca politikacıların görebildikleri veya algılayabildikleri ile gerçek arasında inanılmaz uçurumlar oluşabiliyor. AKP nin “değişimci” olarak işbaşı yapıp 12 yılda nasıl değiştiğini, otoriter ve devletçi olduğunu hep beraber gördük.
Soma’dan sonra bir “Maden bakanlığı” kurma fikri ortaya çıkmış. Aman ha! Bakanlık sayısını 10 ile sınırlamak ile işe başlamak gerek halbuki.