Yalan, Futbol, Abartı

Günün gülümseyerek geçmesini sağlayacak bir haber: Kuzey Kore Dünya Futbol Şampiyonu oldu! Bunu resmen Kuzey Kore Devlet Televizyonu duyurmuş.

Haberlere göre Japonya’yı 7-0 ve ezeli düşmanları ABD yi 4-0 yenen Kuzey Kore ekibi finalde Portekiz’i de yenip dünya şampuanı oldu.

 

Ne güzel değil mi? Havuz medyası falan gereksiz, devlet TV si olup interneti de sıkı kontrol altına alınca işler basitleşiyor.

 

Yoksa bu batılı “düşmanların” Kuzey Koreyi yalancı göstermek için yaydığı bir yalan mı? “Gülümseyerek günün geçmesi” dedim. Gülümsemek tabii beğenmek ve eğlenmek yanısıra biraz hayret ve kökeninde tedirginlik içeren bir ruh hali.

Yalan söyleyince tahta burnu uzayan kuklanın yani Pinokyo’nun hikayesini hepimiz biliyoruz.

Ama eğri oturalım doğru konuşalım: büyük medya kuruluşları bunu kısmen hep yapmıyorlar mı? Neden bazı haberler büyük gazetelerde dünya haber gruplarında hasır altı ediliyor? Neden örneğin İsrail’in atom bombası olduğu gerçeği bu denli “resmen konuşulmayan” bir gerçek? Neden İran dünya medyasında kolayca kötü çocuk oluyor?

 

Az az yapılınca mübah da bolca yapılınca mı kötü veya komik? Çocuklar üç yaşından sonra yalan söylemeyi öğreniyorlar ve bu genelde iyi bir gelişme olarak – zihinlerinin ve fantezilerinin gelişmesi olarak değerlendiriliyor. Yalanı tanımak yaşamda başarının önemli bir ölçüsü.

Yalancı Erkekler?

Yirmi bin kişi arasında yalanı iyi tanıyabilen ancak 50 kişi bulmuş araştırmacılar. Geçen yıl İngiltere’de yapılan bir araştırmada erkeklerin günde ortalama 6, kadınların 3 yalan söylediği ortaya çıkmış.

Örnekler: “telefonun pili bitti, herşey yolunda, trafik sıkıştı, ucuzluktan aldım, hemen geliyorum” vs.

Yalan söylediğimizin ne kadar farkındayız? Veya farkında olmamız hakkında da mı yalan söylüyoruz?

2010 yılında Serota, Levine ve Boster konuyu araştırmışlar. İlginç bulgular: Ortalama 1.65 yalan günde söylediklerini kabul etmiş denekler. Yukarda yazılanı okuyunca sanki yalan söylemeleri hakkında da yalan söylemişler. Sadece %40 son 24 saatte bir yalan söylediğini kabul etmiş. Ama başka ilginç bir bulgu da yalanların yarısını sadece deneklerin % 5 i söylemiş. Yani fazla ve az yalan söyleyenlerimiz var. Bu araştırmacılar erkeklerin istastiki açıdan anlamlı bir şekilde daha fazla yalan söylediklerini tesbit edememişler: 1.93 erkekler; 1.39 kadınlar.

Acaba “yalan kültürler arasında ne şekilde?” değerli sosyal antropolog ve uluslararsı ilişkiler çalışanları. Çok ilginç çalışmalar çıkmaz mı bu sorudan? Kültürel olarak malum tüm kültürlerde doğu’ya gittikçe daha fazla yalan söylendiği gibi bir inanç var. Örnek vermeme gerek var mı? Acaba bu yaygın inanç gerçek mi? Ne zaman abartı, ne zaman yalan? Olmak isteğimizi mi, gerçekleşmesini istediğimizi mi söylüyoruz? Kırk kere söylersen gerçek olur!

İngilizce’de “gerçek ayakkabılarını giyene kadar, yalan dünya turunu yarılar” derler. Bizde marifet iltifata tabidir denilir. Ne zaman abartı, ne zaman gerçek? Yahu, yalandan kim ölmüş? Yalan dünya!

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *