Yarımay Medeniyeti, İlk Köyler,
Lisanlar ve Tarım Toplumuna Geçiş (Yazı Göbekli Tepe arazisinin sahiplerinden alınışının hikayesi ile bugün
Gözlem Gazetesinde
http://www.gozlemgazetesi.com yayınlandı. Ingilizcesini de az sonra burada yayınlayacağım.)
Göbeklitepe ve civarındaki bereketli hilal sırtlarında bulunan yarımay veya hilal medeniyeti avcı toplayıcılıktan tarıma geçişimizin olduğu yerler.
Yarımay Medeniyeti olarak anacağım yerleşimleri anlamaya çalışmak için o zamanlarda dünyadaki insan nüfusunun beş milyon civarında olduğunu bilmek faydalı.
Bu rakamı sindirmek için bir kaç kez yüksek sesle söylemek de faydalı olabilir. Demografide nüfus tahmini en fazla eğitime dayanan bir tahmin düzeyinde olabiliyor. Genel varsayım bundan yetmişbin sene (yani bahsi geçen \”medeniyetten yaklaşık 58 bin yıl önce) kadar önceki Sumatra’daki Toba volkan patlamasından sonra dünyada insan nüfusunun onbin düzeyine gerilediği yolunda.
Kırk yıldır uğraştığım demografide daha rahatça kuşkucu olabilirim.: Yukardaki rakamları tam bilemiyoruz; bir sıfır bile farkedebilir. İzninizle “arkeologların veya Kültür Bakanlığının” konusu olarak görülen Göbeklitepe, ve diğer tarihöncesi yerleşimler gibi konularda daha edepli veya saygılı davranacağım.
Ama tabii, nasıl sağlık konusu sadece hekimlere veya hukuk konusu sadece avukatlara bırakılamayacak kadar önemli ise, eski eserler konusu da sadece arkeologlara veya herhangi bir bakanlığa bırakılmayacak kadar önemli.
Tecrübeli arkeologlar Türkiye’deki arkeolojik bulguların yaklaşık %95’inin hala yer altında olduğunu söylüyorlar.
Klaus Schmidt de ayni şeyi Göbekli Tepe için yazdı. Jeofizik ölçümlere göre buluntuların %95’i daha yer altında. Göbekli Tepe ve civarı kazılarını 9 yıldır takibediyorum. İlk başlarda dünyada sadece 5- milyon kadar insan yaşarken bazılarının “Kürdistan”dan bahsetmesini yadırgamıştım. Tabii ki o ilk köyler kurulurken ve avcı toplayıcılıktan tarıma geçiş yapılırken Türk Kürt ayrımları falan yoktu,
Göbeklitepe’yi yıllar sonra gezip kendim gördükten sonra sadece biraz kazı biçimini ve bildiğim kadarı ile daha Göbeklitepe’den insan kemiğinde radioaktif C14 yapılmamış olmasını ve Luminisenz (TL) testinin yapılmamış olmasını yadırgadım.
Efes’teki gibi daha düzgün bir çatı ile Göbekli Tepe kazılarının üstü örtülebilir, herhalde hepsi zaten planlanmıştır. Klaus Schmidt ile şahsen çok konuşmak isterdim, ama maalesef ismi bu yöre ile özdeşleşen arkeoloğu 20 Temmuz 2014 de kaybettik. Kuşkusuz, ören yerlerinin kazısında bazı arkeologlar öne çıkıyor.
Göbeklitepe’nin yüzde 30’unun bir an evvel kazılması ve kalan bulguların belki önümüzdeki on yıllarda gelişecek teknoloji için örtülü olarak korunması benim amatör gözümce doğru bir yaklaşım olabilir.
Ama kişileri fani olarak bilip görüp, esas o yerleri yapan hemcinslerimizi düşünmemiz gerek. Herhangi bir arkeolog olmasa da bu ören yerleri er veya geç ortaya çıkarlar.
Bir çok kazı alanı Lord’u 8-10 yıllık kazıdan sonra başka yerlerde çalışsa, bilimsel ve teknik konularda farklı yaklaşımlar olsa ve gençlere daha çok imkan verilse türünden düşünceler de bazı kazı alanlarını gezerken akla gelmiyor değil.
Medeniyete bir İsim: Yarımay medeniyeti
Bu kazıların bir kısmında görev almış ve 5 yıl Göbeklitepe’de çalışmış olan Arkeolog Bahattin Çelik hocanın dediği gibi “Hilal Medeniyeti” veya Duayen Arkeolog Hayat Erkanal ‘ın tabiriyle “Ay Medeniyeti”, bir yarımay gibi bereketli hilalin sırtlarında yapılanmalar yaklaşık 9 bin yıl önce üstleri örtülerek terkedilmişler. Göçlerle 6 bin yıl sonra benzer yapılar, örneğin Stone Henge olarak İngiltere’de ortaya çıkıyor ve tabii ve sonra hala bir tarıma geçiş avcı toplumu olan kızılderililerin totemleri olarak Amerika kıtasında da.
Göbekli Tepe’den daha eski zamana varan, günümüzden 13bin yıl önceye varan kemik buluntuları var. Daha geniş alanlar da var Gusir Höyük, Urfa Yeni Mahalle, veya daha büyükleri Karahan Tepe, Gri Hut, ayrıca Tell Qaramel, Jerf el Ahmer ve benzer yerleşimler bir yarımay gibi veya hilal gibi bugünkü Türkiye Irak ve Suriye hudutları içinde yer alan medeniyet. Schmidt kendi kazı alanını çok başarı ile tüm dünyaya tanıttı. Onun için Göbekli Tepe tüm bu yerleşimin merkezi imiş gibi algılanıyor. Önümüzdeki yıllarda daha fazla bilgi ile düşenebileceğimiz kesin.
Bu medeniyet muhtemelen insan kültürünün beşiği ve yaklaşık 13-14 bin yıl önce başlamış. Belki de ahşap olarak yapıtlar ondan da dört beş bin yıl önce başlamış, şu an bilemiyoruz. Yarımay medeniyetindeki taş yapılar yaklaşık dokuz on bin yıl önce üstleri örtülerek terkedilmişler. Belki de daha ziyade Avcılığa dayanan bir ideoloji yerini daha ziyade tarıma dayanan yeni bir ideolojiye bıraktı?
Bereketli hilalin ortası muhtemelen son buz devrinin sonunda bataklık gibi idi. Braidwood’un tabiri ile “hilly flanks” yani Mezopotamya ovalarının “sırtları” bu medeniyetin doğuş yeri .
Hayvanların evcilleştirilmesi ve genişçe medeniyet veya beraberlik ve toplanma yerleri gereksinimi avcılık ve toplayıcılıktan tarıma geçiş bugünkü anlayışımıza göre bu yarımay sırtlarında gelişmiştir
Sadece evcilleştirme ve tarıma geçiş değil, aynı zamanda büyük göçlerin ve lisanlardaki farklılıkların çıkış noktası belki de. Lisanların evrimi makalemde sürece değinmiştim; belki de agllutinatif Ural Altay ve Hint-Avrupa dil ailelerinin ayrımı Hakkari dağlarında veya bereketli hilalin sırtlarında gerçekleşmiş. Sümer medeniyeti (aglutinaif lisan kökeni), Hitit medeniyeti (hint avrupa lisan kökeni) bunun çok sonradan ortaya çıkan ipuçları. Bahattin Çelik’ten duyduğum kadarı, ilk DNA analizleri kuzeyden gelen kavimleri işaret ediyor. Heyecan verici bulgular, eminim önümüzdeki yıllarda bilmisel patlamalara neden olacaktır. Herhalükarda bir ülkeye veya lisana daraltılmayacak kadar yoğun bir tüm insanlığın mirası!
Su altında kalan Nevali Çori den sonra Göbeklitepe’nin tarihöncesinden kaldığının farkına varıldı. Ve Göbeklitepe uluslararası bir üne kavuştu. 1960 larda Amerikalı ve Türk arkeologlar kısmen bu gömütlerin Roma devrinde olduğunu sandılar. Teknik testlere ve bilhassa Arkeolojiye çok katkısı olan radyoaktif karbon 14 testine Arkeologlar bir süre uzak durdular nasıl bugün kısmen haklı olarak Luminisens (TL) testine karşı bir çekince varsa.
Bu yapılanmalar acaba ilk tapınaklar mı yoksa alışveriş merkezleri (o zaman para icat edilmediği için daha ziyade değiş tokuş merkezleri mi demek gerek), yoksa ören yerleri mi, toplanma yerleri mi, demek doğru bilemiyorum. Kaya mekaniği hocası Mahir Vardar etrafta yeterince sileks olmamasına rağmen çok sayıda taş kesiciler bulunmasından yola çıkarak alışveriş merkezi (değiş tokuş merkezi) olması ihtimali üzerinde duruyor. O zamanlar türümüzde tapma ve tapınma gereksinimi ne boyutlarda idi veya türümüzde önce hep kişilere- liderlere- bağlı kalıp, Akenaton’dan önce tam ne şekilde soyutlaşmıştı bilemiyoruz.
Klaus Schmidt ise dünyanın en eski tapınağı diye adlandırdığı Göbekli Tepe kitabında okuyucunun şu soruyu sormasını sağlıyor: Acaba burası yukarda sayılanların hepsinin yanısıra bir (av ve doğa bilim ) okulu muydu? Türümüz Yarımay Medeniyetinden bugüne kadar geçen kısacık sürede çok da değişmediğinden, belki de aynı zamanda bir eğlence merkezi idi. Belki de basitçe taş ve tahta silahların dışarıda bırakıldığı toplantı alanları idi.
Arkeoparklar Devri
Kazılarda bürokrasi gerekli de, eskiyen kanunlarla ve iflas noktasında çalışan depolar ve bir bakanlık ile herhalde yakında bürokraside bir reformun da gerektiği aşikar.
Yerinde koruma ve halka açma fikri, yani arkeoparklar, bir oranda gelir de getirebilirler ve herhalde bu yaklaşım trend olarak giderek yaygınlaşacaklar. Arkeoparklar tarihimizi belki köhne veya sürreal müzelerden çıkarıp da medeniyetlerimizle doğa içinde yaşamamızı sağlayacak yepyeni bir çağın da habercisi olacaklardır. Gençlere bir öneri: Urfa civarında gayrimenkul alın, buraların ileride Piramitlerden de, Mekke’den de daha fazla turizm potansiyeli olacak.
Anahtar sözcükler: İnsan nüfusu 5 milyon. İlk köyler, Göbeklitepe, Gusir Höyük , Yarımay medeniyeti, Ay medeniyeti, Hilal medeniyeti Lisanların evrimi, Hint Avrupa ve Ural Altay lisanları
Bu twitter’da cikmamis… Ingilizcesi cikmis.
>
You have a new message:
Via: http://www.mahmuttolon.com/
Message Details:
Name : Metin Yeşilyurt
Email : yesilyurt@uni-muenster.de
Subject : Makale: Yarımay Medeniyeti …
Message : Sayın Dr. Tolon, mahmuttolon.wordpress.com web sayfanızdaki “Yarımay Medeniyeti, İlk Köyler, Göbekli Tepe, Urfa Yeni Mahalle: Lisanlar ve Tarım Toplumuna Geçiş” başlıklı makalenizde çok ilginç bir cümle yazıyorsunuz: “Klaus Schmidt ise dünyanın en eski tapınağı diye adlandırdığı Göbekli Tepe kitabında okuyucunun şu soruyu sormasını sağlıyor: Acaba burası yukarda sayılanların hepsinin yanısıra bir (av ve doğa bilim ) okulu muydu?” Sözü geçen kitabın sizi bu soruya nasıl yönelttiğini bilemiyorum, ama Göbeklitepe´nin bilimsel açımlamasını yaptığım doktora çalışmamım sonucu olarak aynı bu tezi geliştirdim. Benim tezime göre Göbeklitepe bir “Bilgi-İşlem alanı” (Datenverarbeitungsraum). Yani burada insanlar doğayı araştırıp, avcılığı geliştirdikleri ve bundan öteye yabani hayvanları evcilleştirme olanaklarını keşfettikleri bir tür laboratuvar: http://books.google.de/books?id=tX0rAwAAQBAJ&printsec=frontcover&hl=de#v=onepage&q&f=false Selam ve saygılarımla my