Hukuk ve Güç

 

 

 

Ayakkabı kutusu olayları konusunda ne yazsam, bir bölüm okurum kızıyor.

 

Pembe dizi gibi kasabadan izlediğimi anlamaya çalışıyorum. Ancak geçmişte yaşadıklarımızı yeniden gözden geçirerek belki de doğruya yaklaşabiliriz diye düşünüyorum. Çok fazla anladığımı da söyleyemem! Örneklerle beraber irdelemeye çalışalım.

 

 

En eski örnek en eğlencelisi, onun için sona saklayacağım.

***

Dokuz subay olayını anımsıyor musunuz?   Sekiz subay bir cunta kurarlar ve içlerine dokuzuncu olarak almak istedikleri örnek kurmay subay olayı açığa çıkartınca yargılanırlar. Yıl 1958 . Sekizi beraat eder. Tek mahkum olan sanık, olayı açığa çıkartan Binbaşı Samet Kuşçu olur. “Orduyu isyana teşvik”ten iki yıl hapse mahkum edilir. Menderes ordu ile çatışmamayı tercih eder. Olay kapatılır.

İki yıl sonra, 27 Mayıs’ta DP yi devirecek askerler, o çekirdeğin içinden çıkar, Olayın dibinin bulunmasını isteyen zamanın Cumhurbaşkanı Bayar ise yıllar sonra gazeteci Cüneyt Arcayürek’e “9 Subay olayı iyi değerlendirilse 27 Mayıs olmazdı” diye konuşur.

 

Alın size geçmişimizden bir hukuk örneği.

 

***

Sonra Yassıada’daki “hukuk” acılı güldürü tiyatrosunu milletçe yaşamadık mı? O’na da hukuk diyorlardı. Önce kıyma makinalarında öldürülen öğrenciler ile şartlandırılmıştık! Çoğumuz yaşamadı tabii artık duyduklarından biliyor.  Ve inanın ne olup bittiğini yaşayanlardan da bir kısım (inatla) hala anlayamadı!

***

Şimdi 17 Aralık ayakkabı kutuları, kasalar. Dinlenenler için takipsizlik, dinleyenler içerde. Bu da hukuk.

 

***

“Vapura kaptan seçme, nepotizm” ve “Hukuk” isimli yazılarda bu kısmen antropolojik bakış açılarını paylaşmaya çalıştım.

 

Bir de şahsi itirafta bulunayım. Merkel’e Erdoğan’a diktatör diyenlere inat, sürü yönetiminde : ben diktatörlük taraftarıyım, eğer ben diktatör olursam. Başkası olursa istemem!

 

 

Ayakkabı, Yassıda ve Dokuz Subaydan sonra dördüncü hukuk olayı ise ithal ama gerçek mi gerçek! Güç ile de ilgisi yok. Hukuk acaba hep trajikomik mi? Bennet vakası diye tarihe geçti. Eylül 1929 da sabah golf oynayan iki komşu, akşama eşleriyle birlikte briç oynamaya karar verirler.

 

***

 

 

Bennet çifti evlerinde Hofman çifti ile briç oynarlarken, Bay ve Bayan Bennet oynanan el hakkında tartışmaya başlarlar.

 

İş kavgaya dönüşür ve Bay Bennet – ne kadar ayıp!– karısının kendisine beceriksiz demesi üzerine karısına birkaç tokat atar. Karısı da içeriye gidip kocasının silahını alır ve kocasını öldürür.

 

***

 

Olaya yüce Amerikan adaleti el koyar. Ve sonunda 1931 yılında kahraman ABD hukuk sistemi kadının kocasını ağır tahrik sonunda kazayla öldürdüğüne karar verir. Kadın beraat etmekle kalmaz, kocasının hayat sigortasından kaza ile öldüğünden yüklü de bir para alır. Ve briç oynamaya devam eder.

 

İnsanlar ve hukuk. Hamurabi kardeşimizin, Magna Carta’yı yazanların ruhu şadolsun. İlahi adalet uzlaşmadır, değil mi?

 

2 thoughts on “Hukuk ve Güç”

  1. Mustafa Kemal Oyman

    Cumhurbaşkanı Bayar ise yıllar sonra gazeteci Cüneyt Arcayürek’e “9 Subay olayı iyi değerlendirilse 27 Mayıs olmazdı” diye konuşur.

    Garibim Cia’yı anlamadan gitmiş.

  2. Bence en iyi cümle, “İnönü’yü tam anlamadan gitmiş” olmalı…Bir de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına tam hakim olsaydı, Osman Köksal gibi bir haini fark edebilseydi, 27 Mayıs Darbesi Felaketi, sonucunda Askeri Vesayet bu ülkenin kalkınması, demokratikleşmesi önünde bir set olarak gelip oturamazdı.”

    Ayakkabı kutularına gelince, olayın ne olduğunu birileri hala anlamadı ve hiç anlamayacaklar gibi de görünüyorlar. Şunu düşünün, gelirinin büyük bir kısmını ithal enerjiye harcayan bir ülke, sürekli büyüyor ve yatırım yapıyor, dolar bir türlü 5 bin TL. olmuyor, enflasyon patlamıyor. Bu nasıl olabilir? Türkiye’ye Merkez Bankası prosedüründen geçmeden giren, dönen 100 milyar dolar civarında Arap Sermayesi var. ABD ambargosuna rağmen altın ile yapılan İran ticareti var. ‘ONE MİNUTE ‘ boşuna yapılmadı… Biraz ufukların genişlemesi ve bu açılardan bakılması algılama açısından çok yararlı olacaktır…Yoksa CHP’liler gibi İnce mi, Kılıçdaroğlu mu, diye günler geçer. Gerçi müzmin muhalefet olsalar da maaşlar mebzuldür…

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *