Bir tanesi var ki, Urla uçar!
Tabii ki Karantina adasının kimin tarafından işletileceği ve koca sahilde bir marina olup olmayacağı Urla için önemli. Fakat ayni derecede önemli olan bir başka proje ise Urla Kale’sinin bir restorasyonu ve manzara noktası ve yürüyüş yolları ile hizmete açılması . Çöp toplama merkezinin dev konserler için tüm İzmir’e hizmet verecek bir Amfi tiyatro haline dönüşmesi. Karantina adasının kapalı ve sadece Sağlık Bakanlığı dinlenme tesisi olması acıklı bir durum; müzesi ile güzel bir otel ile tüm adanın modern bir işletmeye dönüşmesi bir işletmeci veya yatırımcı bulunursa gerçekleşebilecek bir proje. Urla kalesi ve amfi tiyatro ise çok az para ile yapılabilir projeler. Mesele niyet ve bilgi olsun.
Urla kalesi topluma milyon TL den az bir para ile kazandırılabilir. Ben şahsen isteyenlere orayı göstererek Urla için çalışmaya devam ediyorum.
Gelelim tüm yukardakilerden daha fazla Urla’yı uçuracak projeye: İskele ile Urla’nın birbirine bağlanması. Urla geniş bir alanda Çeşmealtı’nda yaz boyu yapılan gece pazarında halihazırda korkarım orijinal el işleri görmek pek de mümkün değil. Satılan mallar daha ziyade ucuz plastik ve tekstil. I ♥ U diye bardakları, t şörtleri falan umarım yakında görmeye başlarız.
İskele yazları canlı ama merkez ve “yeni” meydan AVM epeyce sönüyor. Bir yara ise gene yeni olarak adlandırabileceğimiz Sanayiye doğru olan Pazar yeri. Cuma günleri biraz sebze ve bol Çin malı plastik, çok canlanamadı bu yeni Pazar yeri. Ne mi gerekiyor? Düzgün ne istediğini bilen dinamik bir lider. Cumartesi- Pazar günleri bomboş duran yeni Pazar yerinin ülkenin en büyük motosiklet pazarı olmak için ideal bir konumda olduğunu geçen yıl yazmıştım. Başkanın konu ile ilgilendiği oradaki işletmecilerce bana söylendi. Bir hareket olmadı.
İsmail Taşoku Tabaklar deresi boyunca deniz suyu basılarak İskele ‘den Urla’ya olan su yolunun yani boş duran dere yatağının canlandırılması projesinden bahsetti. Belediye’ye bir yıldan uzun süre önce sunmuş ama daha yanıt alamamış. Bence bu Urla’yı uçuracak bir proje. Boş dere yatağına deniz suyu basılır. Urla’ya gelmek isteyenlerin araçlarını bırakabilecekleri bir park yeri yapılır Urla ve İskele arasında ve elektrikli botlarla ulaşım sağlanabilir. Bir tek su yolu kilidi ile bu proje tahminimce 20 milyon TL den daha az bir masraf ile gerçekleştirilebilir. Daha önce Karaburun kanalı vs. hakkında yazmıştım . Büyük İskender’den beri düşünülen su yollarının en güzeli bu olur. Ve Urla ekonomisini canlandırır ve İzmir’in nefes alma yeri konumunu pekiştirir. Dere yatağındaki betonların yerine az hafriyat ile İskele de, Sanat sokağı civarında, Jandarma kavşağı hizasında ve araç park yerinde dört kahvehane ve inme binme merkezi ile bu su yolu ile hem Urla bütünleşir hem de trafikten arınır. Yüzyıllık zeytin ağaçlarının görülebileceği planlanmış haritalanmış yürüyüş, bisiklet yolu parkurları ile bir çok işletme bu damardan faydalanır. Finansmanı sorun olmaz, gerçekleştirilmesi sorun olmaz. Olayı kavrayacak ve vizyon sahibi olan bir proje yöneticisi olursa.
PS Bu yazıdan sonra Talat Kutlukaya dan Selami Gürgüç\’ün Tabaklar deresi projesi konusunda yıllardır çalıştığını öğrendim ve Selami Bey Tire de bir derenin nasıl islah edildiğini fotoğraflamış ve İzsu ile bu derenin islahi için çalışma yapmış. Yağmur suyunu göletlerde tutmayı planlamış. Ortaya mavi boyalı demirli beton bir kanal çıktı maalesef. Deniz suyu basarak su yolu yapma projesi bambaşka bir proje.