Törkiş Koalisyon

Bahçeli ile konuşup koalisyon kuramayacağı aşikar olan Davutoğlu’na soruyorlar : “görevi iade edecek misiniz?” Tabii ki edeceğim diyemiyor. Ne kadar zor bir karar! Yaklaşık 5 dakika konuşuyor ve her seçmenin iyi niyetle çalıştığını gördüğünün altını çiziyor ve sonunda ekliyor : \”Cumhurbaşkanı ile istişare edeceğim\”.   Bu trajikomik bir yanıt. Tabii ki edeceğim diyemiyor. Zorlanarak istişareden sonra “gerekirse” görevi de iade edebileceğini söylüyor.

TV ler koalisyon ihtimalinin bittiğini   alt yazılarda geçiyorlar. Konuşmacılar da ayni şeyleri anlatıyor. Yapılacak iş basit. Davutoğlu görevi iade edecek ve 2. Büyük partinin liderine bu görev verilecek. Kılıçdaroğlu da kuramayacak. Bahçeli ilk başta neredeyse hakaretamiz bir şekilde reddetmişti Kılıçdaroğlu\’nun yaklaşımını.

Ama görev \”karşıtlara\” verilirse ve (aman Allahım!) şu veya bu şekilde bir hükümet kurarsa yandı gülüm keten helva. Kaç aydır hükümet olmadan makam aracı saltanatı sürülürken ve \”cav cav\” konuşulurken sonunda erken seçime gidilecek.

Hükümet Cumhurbaşkanı atayınca kurulacak ve güven oyu arayabilecek. Demek ki zaten kimse kuramayacak. Görev “al biraz da sen oyalan” diye (belki CHP liderine) verilecek.

AKP istemedi CHP ile  koalisyonu, Anayasa, seçim kanunu, açılım ve akan kan durdurmayı seçmedi.  Bakalım oylarını birkaç puan arttıracak mı?

Yeni parti yok ortalarda.

Ayni futboldaki gibi topu alan modern futbolcu, örneğin batıda yetişen genç vatandaşlarımız tek top olarak hemen pası veriyorlar. Bizde ise genel yaklaşım topu alanın oyunu kendine göre yavaşlatarak topun tadını çıkartması ve seyirciye göstermesi “heyyt bre bakınız top bende!”

Ayni şey haberlerde tekrar tekrar tekrar ayni kasetler. Ağır çekim ve tekrar.

Dünya daki ülkelerde mutluluk endeksine bakıyorsunuz ilk on bilinen ülkeler, işte İsviçre, Norveç, Kanada, Yeni Zelanda falan, genelde nüfusu az, din ile politikayı birbirinden ayırabilen  ülkeler. Biz 76. sıradayız; Türkmenistan, Endonezya ve Vietnam ardından Kırgızistan ve Nijerya’nın hemen önündeyiz.

Böyle devam edecek bu işler bizlerin (yani ben yaştakierin)  yaşamında ve muhtemelen sizin yaşamınızda da genç okuyucum.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *