Çoğu eylemde olduğu gibi türümüzün özellikleri uçuş işlerinde de çürük dişler gibi sırıtıyor.
Açgözlülük, görmemişlik, kazanç ile yapılan bir iş. Kazanç kısmı doğal da, iş hizmet kısmını aşınca büyük şirketler doğuyor ve batıyorlar.
Türümüzün en fazla karbon ayak izi bıraktığı bir seyahat şekli. Ama modern dünyada olmadan olmaz bir ulaşım. Ben mütevazi bir uçucuyum. Tamam belki insanoğlunun seyahat oranı ve miktarı açısından gençliğimden beri üst şanslı gruptayım ama parayı rahatıma harcamayı sevmediğimden hep ekonomi uçtum. Bundan on beş yıl kadar önce bir Yani Zelanda uçuşunda (hangi havayolları idi unuttum) ekonomiden beni bir uçuş için business class a terfi ettirdi hostesler. Eyvah ki eyvah! İnsan öylesine kolay alışıyor ki rahata. Bin Tl ye bir yerden bir yere ekonomi uçuyorsanız 3-4 bin TL ye ”biznes” ve 5-6 bin tl ye först kılas yani birinci sınıf uçuyorsunuz. Eh eliniz değmişken bir kırk ila yüz bin Tl verirseniz özel uçak kiralayabilirsiniz. 6 saatten uzun uçuşlarda yatabilmek inanılmaz bir rahatlık. Duş yapabilmek veya masa tenisi oynayabilmek de herhalde fena değildir de, benim hiçbir zaman bu kadar çok fiyat farkını ödeyecek kadar ilgimi çekmedi. ABD uçuşlarını mümkün ise ikiye veya üçe bölüyorum ve hala mümkün mertebe ekonomi uçuyorum.
Bizde bu konular hakkında basın yazıyor da, genelde hangi uçağın ne farkları var diye “araştıran” gazeteciler ve “kim başbakanın uçağında uçtu” türü ‘gazetecilik başarısı’ içeren “haberler” ön planda.
Bu oranları verdim ki boyutları paylaşabileyim. Başka boyutları paylaşma açısından bir şey daha ilave edeyim. Apple, Google, Microsoft falan gibi şirketlerin kapitalleri bizim ( yani TC Devletinin) yıllık bütçemizin birkaç misli. Oranın da başkanlarını veya CEO (ceyo) larını TV lerde izliyoruz. Genelde dinamik genç ve kompleksiz insanlar. Bizdeki ünlüler, örneğin Malta ya veya İzlanda’ya yenilme başarısı gösteren Futbol Milli Takımımızın antrenörü “tek seçici, imparator” Fatih Terim gibi kendisinin bir karikatürü olmuş insanlar değiller. Veya başlangıçta başarılı bir Başbakan olmuş olan ama daha ziyade çok başarılı bir Belediye Başkanı olan Sn. Cumhurbaşkanımız gibi inanılmaz bir ego patlaması sergilemiyorlar.
Şimdi Wall Street Journal haberine göre Havayolları Şirketleri “Biznes” klas, först klas ve rekabet konularında şaşkın durumdalar. Bazen “först klas ödeyenler biznes uçuyorlar bazen biznes da rahatça yatabilirken bazen daha geniş bir koltukta sadece beş derece daha geriye doğru yaslanabiliyorlar.
Bazı uçuşlarda först klas olmadığından biznes ödeyenler de yan yana iki misli fiyat ödeyenlerle uçuyorlarmış. Ah bu gösteriş ve rahat düşkünlüğü.
Neden mi girişte TC “bütçesi” ile bazı başka özel uçak sahibi Şirketlerin kapitali arasında mukayese yaptım?
Efendim, bizde bazı politikacılar först Klas, örneğin ülkemizden Paris’e uçup, orada “özel uçak” ( tabii gene bizlerin parasıyla) kiralayıp ABD ye uçmayı alışkanlık haline getirmişler. Babacan bunun bir öne çıkan bir örneği imiş.
Değerli gazeteci kardeşlerim bu hiç mi haber değil? Değerli Seçmen kardeşlerim: ya’hu şu politikacıları aman gözünüzde büyütmeyin, ben Babacan hakkındaki haberleri acı acı gülümseyerek okuyorum. Ayni ortaokuldan mezun olan bir ağabeyi olarak rahatça söyleyeyim: Türkiye zengin bir ülke, ekonomiyi yönetecek birikimde binlercesi şu an için bulunur insan biraz sağa sola baksa.
Başarılı bir dönem geçirmiş olsalar bile eski politikacılara çok da fazla hayran olmaya neden yok. Sekiz, on yıllık bir hizmet döneminden sonra epeyce deneyim kazanmış oluyorlar ama doğal olarak ayakları yerden kesiliyor ve yeni gelişmeler hakkında ciddi okumaya zamanları olmuyor. Bir dönem sonra her türlü elemanı dinlenmeye bırakmakta fayda var.
Acgozluluk, gormemislik, ibislik… Forst kilas bile yetmez olunca Belcika’da luks magaza kapatmak… Yurdum insani uyan ya’hu!