ABD deki ürkütücü boyuttaki israfı herhalde 15. ABD seyahatimde de gözlemlerken arada bir dayanamayıp Türk gazetelere de göz atıyorum.
Engin Ardıç yazmış: “ tarih boyunca yurt dışında doktora yaptırabilmiş olduğumuz цğrenci sayısı da ne yazık ki 517\’den ibaret…” Şöyle veya böyle ülkenin önemli gazetelerinden birinin önemli yazarlarından.. O sayı olsa olsa memurların yaptığı Doktora sayısıdır. Sadece bizim ailede altı tane yurtdışında doktora yapmış insan var. Biraz çevreme bakınca daha geniş dost çevresinde sadece ben kolayca birkaç yüz sayısına varırım. İş edinsem, kolayca epeyce bin kişi çıkar. Ama kim gidip bu doktorayı Milli Eğitimce tanınması için uğraşmıştır derseniz, o başka bir konu. Herhalde hiç biri.
Ben yurtdışında Nefroloji (böbrekbilim) üst ihtisası yapmış ilk Türküm. Tanınma süreci onyıllardır gerçekleşemedi ve yıllardır Anayasa Mahkemesinde. Efendim, mecburi hizmet yapmamışım da ondan tanınamazmış. Mecburi hizmet ben üst ihtisası yapalı geçen 30 küsur yılda kaç kez konuldu, kaç kez kalktı. Artık trajik tarafını es geçip komik olarak algılıyorum. Doktora tanınmış, kimin umurunda?
Nasıl insan geçen on yıllarda farklı şeylere dikkat ediyorsa farklı yazarların da, politikacıların da etkisi farklı oluyor. Daha gençken dikkatle okuduğun yazarın, ilgi ile dinlediğin politikacının bir bakmışıssın miyadı dolmuş.
Akan bir süreç. ABD de bir yıl sonra yapılacak Başkanlık önseçimleri sanki gündemde. Göçmen politikaları, Eğitimin Üniversite seviyesinde çok pahalı olması, lise seviyesine kadar çok da başarılı olmaması ve ülkede Rusya’dan ve Çinden daha fazla insanın hapisanelerde olması konuları anlaşılan artık Demokratlarca anlaşılmış ve seçim vaadleri arasında yerini bulacak. Seçim herhalde Cumhuriyetçilerde Bush/Trump ikilisinden muhtemelen birincisi ile Demokratlar arasında Hillary Clinton arasında geçecek gibi gözüküyor. Obama’nın desteği ile ve kadın oyları ile, Hillary Clinton’un ilk kez 3. dönem Demokrat bir Başkan olarak Beyaz “EV” e girme şansı büyük, bir yıl öncesinden tahmin yürütmek mümkün ise.
ABD dünyadaki insanların beslenme zincirinin en üstünde yer alıyor. Dolayısı ile benzin bizdeki fiyatın yaklaşık üçte biri. Ama nüfusun neredeyse yüzde ikisine yakın bir bölüm hapishanede!
Verimli toprakları dolayısı ile ve biraz da ilk göçmenler Avrupa’daki vesayet rejimlerinden kaçarak geldikleri için dünyadaki en başarılı ülke olarak sayılıyorlar. Ben kritik olarak baksam da, rahat ediyorum bu ülkede, insanın yeşile, engin akarsulara ve düzenli, saygılı trafiğe gönlü doyuyor.
İlgiyle okudum.. Ãok ilginç ve benim de yıllar öncesinden yaptıÄım tespitler (hapishane, trafik vs) hala geçerli..Tebriks..