Liderler, Politikacılar ve Kelaynak Kuşları

Bu gün çok üzgünüm. Bayağı depresyona gireceğim galiba. Ne olacak Bahçeli\’nin hali?  Bir yerden Japon yapıştırıcısı alıp adamcağıza yollayayım.

 

Belki kendisini koltuğa yapıştırır, böylelikle bir daha kaldıramazlar onu o koltuktan.  Bizdeki  koltuk merakından ve doğal süreci hiç düşünmeden büyüklük sanrıları içinde başkan olma hastalığından muzdarip galiba adamcağız.  Delegelerle konuşsam da imzalarını geri çekseler.

 

Liderler ebediyete kadar lider kalmalı bence.  Çok ayıp olacak bu adama eski arabaları, içeriksiz hiddet söylemleri ve tesbihleri ile baş başa kalacak veya hatta bir karikatür gibi dolanacak etrafta liderlik koltuğundan kalkmak zorunda kalırsa. Vah ki, vah. Gerçekten böyle bir kişisel trajediye şahit olduğum için çok üzgünüm.

 

Esasen partiler kanunu da ilelebet değiştirmeyerek bu nesli tükenen türü koruma altına alalım.

 

Zaten politikacılarımızın büyük çoğunluğu çok empati yapmamız ve  sevgi göstermemiz gereken türler, hele bir de bakan olmuşlarsa bazıları önemlerinden çatlayacak hale geliyorlar. Emekli olunca onların da halleri zor. Kafalarına “BEN bir bakandım” diye bir şapka takarak dolanmaları zor olduğundan arabalarına “bilmemkaçıncı dönem milletvekili” diye yafta asarak, yani tevazu göstererek, dolanıyorlar. Bunu yapmasalar bir trafik polisi normal vatandaş muamelesi yapar, adamın karizması çizilir ve üzülür sonra.

 

Her batı kasabasında böyle “emekliler” var ve halleri çok dokunaklı. Bizdeki politikacılar genelde nutuk atmayı severler. Bilimsel toplantıya bile gidip, oturup dinleyeceklerine nutuk atarlar.  Sesleri ramazan davulu gibi yankılanır: ben ben de ben ben! Yazık bu nesli tükenen yaratıklara! Hepsini koruma altına almalı. Kıyak emeklilik, özel kooperatifler, inanılmaz sağlık sigortası ayrıcalıkları falan çok çok az. Böyle politikacının liderinin de farklı olmak için büyüklük sanrısı hezeyanları içinde olmasına şaşmamak gerek. Bir kere bir koltuğa oturunca kalkmak istememelerine de.

 

Baksanıza batıda başbakanlar falan apartmanda oturuyor ve seyahate ekonomi sınıfında uçarak tur ile gidiyorlar. Yolda tek başına yürüyerek giden emekli bakanlar, başbakanlar var batıda. Aman Allahım! Bizde de  gelecek öyle mi olacak? Bu kadar koruma nasıl istihdam edilecek? Hem politikacı korumasız, vatandaş korumalı çok çok ayıp olur değil mi? Hep böyle kalmalı, politikacı tercihan ilelebet korumalı ve kırmızı pasaportlu,  vatandaş korumasız.

 

Vip salonları boş mu kalacaklar? Batıda politikacılar seçmenleri dinlerler. Bizde ise nutuk atarak kendi seslerini dinlerler. Acaba mamutlar, tembel hayvanlar gibi bizdeki yukarıya başını eğen, alttakini ezmeye çalışan bisiklet pedalı çeviricileri yok mu olacaklar?   Gidiş o gidiş vallahi. Kelaynak kuşlarını nasıl koruma altına aldıysak bizdeki “liderleri” ve lider namzedi olmuş olanları, kerametleri genelde kendilerinden menkul olsa da, koruma altına almalıyız. Kelaynak kuşunu da zeki, faydalı  veya bilgili olduğu için korumuyoruz ya!

 

\”Elbet ben de toprak \’olacam\’\” falan diye düşünerek zaten üzgünler. Toprak falan olmamları gerek, en iyisi gene eski Mısırda yapıldığı gibi turşu yapmak galiba.

 

Obama’ya geçen ay bir röportajda bodoslama sordular: “ Sizce dünya liderlerinin kaçı tamamen kafayı yemiş? “ diye. Gülümseyerek cevap verdi “Tahmin ettiğinizden daha çoğu” dedi ve ilave etti: “Ne kadar uzun iktidarda kalırlarsa ayaklarının yerden kesilme olasılığı o denli artıyor!”

 

 

Dışarda güneşli ve hoş bir kış günü ama ben çok üzgünüm bu liderlerin haline. Hemen bolca zamk alıp yollayayım bari, elimden daha fazlası gelmiyor.

 

 

 

1 thought on “Liderler, Politikacılar ve Kelaynak Kuşları”

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *