Bu dünyada da olan, son onyılların bir gelişmesi olarak genelde olumlu olarak algıladığım memnun olmayan halkın da iktidara yönelmesi yani\”pideleşme\” hakkındaki 4. ve son makale. Bu fenomene tüm dünyada seçkin iradenin sonu da diyebiliriz.
Demokrasinin bir gelişmesi ve daha geniş kitlelerin katılımı olarak görüyorum “pideleşmeyi”. Eskiden olduğu gibi dar dünyalı bir kaç varsılın basın vs yolu ile tüm seçimi etkilemesi artık yok.
Ama eğer örneğin özgür basın, hukuk ve bilim ayakları yok ise ve seçim de de milletvekilleri göbekten lidere bağlı iseler, yani özgür karar verebilen konumda değilseler büyük de bir sakınca var.
Ülkemizde liderler halkın, en azından gençlerin gerisinde. Erdoğan’ın CNN İnternational ile olan röportajını izlerken verdiği örnek: Gülen ile röportaj yapılmasını 11 Eylül de İkiz Kulelere uçakların dalmasından sonra Bin Ladin ile röportaj yapılması ile mukayese ediyordu. Özgür basın açısından bakılınca eğer Bin Ladin ile bir batılı gazeteci röportaj yapma imkanını bulsa idi emin olun yapardı ve mesleki açıdan bu terörizm değil gazetecilik yapmaktır.
Darbeye karşı olduğunu söylemeyen kalmadı çok şükür. Bu büyük bir gelişme. Fakat Diyanet’in mahkemesi yapılmamış ölü askere hizmet vermeyeceğini söylemesi büyük zarar veren davranıştır ve bir memurun ona karar verme hakkı yoktur. Bu askerin belediye mezarlılarında gömülmeyeceği türünden haberler ise en azından korkunçtur. Mahkemesi yapılmamış ve tatbikat diye kandırılmış bir asker ve bir kurşun ile dünyayı anlayamadan ölüyor ve yargı yok. Kim karar veriyor vatan haini olduğuna? Aynı şekilde tutuklananların dövülmeleri bir devlete yakışmaz. Devlet görevlisi savcıdır, polistir, yargıçtır ve hüküm giyene kadar masum davranışı haydi muharebe alanında değil belki ama hemen akabinde devlet dediğimiz müessesenin olmadan olmazı! Bizim imza attığımız insan hakları kuralları var ve bu cezalar işletilmezse yol olur. Galeyana gelmiş halk kitleleri infaza girişirlerse devlete ülke içinde de dışında da güven kalmaz.
Mahkemelerimize olan güven zaten maalesef Yassıada’dan beri iyi değil ve şu an olabilecek en alt düzeyde. Nasıl örneğin enflasyon ile savaşta veya bir uçağı uçurmakta veya yapmakta teknik bilgi gerekirse ve bu bilginin yaşayabilmesi için “saygı” gerekirse, pideleşirken bu saygı kaybolursa çok tehlikeli bir ortam oluşur.
Din ile devletin ayrılması için batıda bazı şehirlerde salgın hastalık ile birlikte kısmen halkın yarısı telef oldu. Ama bu dört yüz yıl geride kaldı. İlk apandisit ameliyatları beyin ameliyatları da yapılırken çok insan ölüyordu. Başkalarından öğrenmeden artık bu ameliyatları her genç hekime yaptırmıyoruz ve bu öğrenme süreci yıllar alıyor.
Hukuk da böyle. Yargıyı yapıp cezayı vermeyi güruha bırakamayız. Burada olan cezai müeyyideleri de uygulamalıyız.
Ben kasabadan bilemem hangi asker “Gülenciymiş” hangisi “kariyer hırsından” darbe girişiminde bulunmuş. Fakat cemaat olayı anlaşılan askerin içine kadar hiç sanmadığım kadar kök salmış. Yetkili merciler bile 16.temmuzda bunu anlatmaya başladılarsa üzülmekten başka birşey elimden gelmez. ABD nin örneğin İrak\’ da ne denli çuvalladığı da ortada. Hiç bir şeyi veya ülkeyi veya politikacıyı insan gözünde büyütüp ürkmemeli.
Olacak davalarda yabancı gözetimcilere de sevinmeliyiz. Gelenleri de ferah bir yargılama ile ikna edebilmeliyiz . Eğer gelmezlerse hepten ümidi kesmişler demektir. ABD nin bu darbedeki etkisi üzerine şu düsturu esas almamız gerek. İmkanı olan, kendini üstün gören yapar. Obama Merkelin ceptelini dinletirken yakalandı. Dünya yıkılmadı. Tedbir alacağız ve şaşırmayacğız.
Dünyaya bakınca örneğin Britanya\’daki Brexit sonrasına, ABD de Trump\’a bakınca, genel durumumuz bir sürü olumsuzluğa rağmen o kadar da kötü değil.
Makaleni beğendim ama “pideleşme” terminolojisi bende hiçbir algı uyandırmıyor. Ne yönden algı, salgı ve sembolizm izi sürmeliyim?
🙂 piramid yerine pide, daha az irtifa farkları ve belki de bunları düşünürken acıkmış bir yazar? 🙂