O.Henry ve Kitaplar

 

 

Bu yazı bir vefa borcu ile ilgili. Çok eski bir dost hakkında birkaç satır yazacağım. O.Henry.

Çocukluk çağımda okudum. Yirmili yaşlarımda birkaç hikayesini Türkçe’ye çevirdim. Ama hep gönlümde bana yoldaşlık etti. Şimdi bu yazıyı yazarken tekrar birkaç satır okuyayım dedim ve tüm eserlerinin bulunduğu kitabı kütüphanemde bulamadım.  Vermeye kıyamadığım çoğu imzalı kitaplar arasında, çamaşırhanede buldum sonunda.

 

İnsanların gençliğinde  okuyup gönlünde yaşam boyu taşıdığı yazarlar vardır. O. Henry benim için öyle bir yazardır.   Tüm dünyadaki Edebiyat memurları ne derlerse desinler gönlümde Shakespeare ile, Yunus Emre ile yan yanadır.

 

Çocuk iken Tasavvuf’u musakka gibi bir yemek adı sanırken okudum. Bence Tasavvufun da ustalarındandır.

 

Her yazdığını okuyun veya okumayın, bazıları için Karl Marx ne ise, Kadim kitaplar ne iseler benim için o mertebededir.

 

Kitap fetişistleri olarak adlandırdığım “mıhsıçarlardan” değilim. Kırka yakın  evde oturdum. Oradan oraya giderken doğal olarak kitapları verdim, kaybettim. Ama örneğin Wittgenstein in bir yanı Almanca bir yanı İngilizce yazdığı  Tractatus’u  da nasıl kaybettim veya birine verdim de getirmedi, bilmiyorum. Sahaflarda hala zaman zaman ararım.

 

İstanbul’da inşaatı sırasında “artık bu evden ayaklarım önden çıkar” dediğim evi satalı kaç yıl geçti.  Orada bir kütüphanem vardı, herhalde altı bin kadar kitabı ve yüzlerce böbrek patolojisi lamı koleksiyonumu   eşe dosta ve  bir üniversiteye verdim kamyon ile gelip aldılar. Urla’ya göçerken.  Burada artık yirmi yıl oldu. Bu evde de zaman zaman kitapları oraya buraya, hiç olmadı beşer beşer, kahvehanelere dağıttım. Kışları herhalde ısınmak için işe yaramışlardır. O. Henry aranırken tekrar bine yakın kitaptan ayrılabileceğimi hissettim. Bu yıl tekrar bir bahar kitap temizliği yapmaya niyet ettim.

Bu yazıyı yazarken Tüm eserleri (Complete Works of O.Henry ) kitabını bir hikayeyi tekrar okuyayım diye karıştırdım. Aradığımı bulamadım. Fihristi dandik.  The Badge of Policeman O’Roon yazınca pat diye internette buldum ve okudum.  Belki bu kalın kitaba da veda vakti geldi? Geçenlerde Mark Twain’in seyahatnamesini de internette bulmuştum.

 

Amerikalılara kızıyorum. Sağlık sistemlerini,  hapishane sistemlerini, silahlarla olan ilişkilerini yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları gibi O. Henry yi de genç nesillere öğretmiyorlar. Lise seviyesindeki okul sistemleri de Allahlık! Kırmızı kızgın emojisi! Bir kızılcık sopası alıp o kibir kumkuması Trump’a girişirdim elimden gelse. Sen git okyanus ötesi bir ülkede insanları öldür. İranlı general komşu ülkede birilerini organize ediyor diye. \”İstikrarlı dahinin\” seçim yatırımı! Dünyanın çivisi bu şekilde çıkmaya devam edecek.  O. Henry’ yi eğitim müfradatına koyun cahiller!

 

Artık çoğu kitabı dinliyorum (audiokitap) bilhassa araç kullanırken. Araç kendini kullanırken ilerde daha da rahat olacak. Ama dinlediğim kitapta dişime dokunur bir şey bulursam kitabı alıyorum veya internette okurken bazen sayfalardan çıktı alıyorum daha iyi hazmetmek için.

 

O. Henry dostum 47 yaşında 1910 da ölmüş. William Sydney Porter esas ismi. Austin’de üç yıl yatmış, bir bankada çalışırken açık verdiği için. Gardiyanın ismi Orren Henry imiş, ondan takma adını kapmış. Üç yaşında iken annesini kaybetmiş veremden ve sonra oğlunu ve eşini. Nasıl olmuş da böylesine hikayeler yazabilmiş ölümü yazarken bir ressamın yaprak resmi boyamasını hikayeleştirmiş bu usta!

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *