Döviz suyunu çekmiş. Ağustos zor geçecekmiş. “Bir elinde cımbız, umurunda mı dünya?”
Çok döviz sıkıntısı atlattık. “Beş cente muhtaç “kaldık. Bir şekilde geçiyor. Tedirgin edici bir çok şey var. Ama sevindiren, umut veren gelişmeler de var.
Sevindiren şeyleri üç başlıkta toplamaya çalışayım.
Birincisi sağlık. Gelir garantili hastane falan kolaycılıktı. Bence bir hata. 400- 500 yataktan ötesi idaresi zor devler yaratıyor. Diğer ülkeler de bu dev hastane deneyinden başarısız çıktılar. Biz de anlayacağız zaman ile. Maske işini yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Fakat genel tabloya bakınca, ülkedeki sağlık sistemi ABD, Britanya, İtalya falan mukayese edince gayet iyi. Sağlık insan için yapılan bir hizmet. İnsan ile yapılan. Doktor dikey, hasta yatay olunca hekim kibirlenir. Bu kibiri aşmak için hiçbir şey bilmediğini bilen hocaları olması gerekir. Bolca ahlak ve etik gerekir. Sağlık da adalet gibi devasa binalardan epey ötedir. Bütün bunlara rağmen sağlık sistemimiz ekonomik düzeyleri çok daha iyi birçok ülkeye rağmen gayet başarılı! Halka hizmet veriliyor.
Bundan 20 30 yıl öncesinin yarı tanrı hekimleri gitti. Yok oldular. Randevu sistemi iyi kötü işliyor.
İkincisi Kadın Hakları: Bilincimiz arttı. Kadın cinayetleri de. Ama azalacaktır. Hicap kadın haklarını ayak altına alan bir uygulamadır derken Corona dolayısı ile erkekler de hicaba girdi. Hepimiz maskeli dolaşıyoruz. Bu ülkede kadınların yüzde 70 i bir nevi örtü takarken. Devlet dairesinde bu örtü veya türevi (Sıkmabaş, Başörtüsü) ile çalışamazken. Ordu evlerine keçi sakallılar ve her türlü sakallı yanısıra başörtülü anneler, teyzeler giremezken. O dünya bitti. Kadınlar haklarını aldılar. Verilmedi! Ben ülkenin Araplaşmasından korkanlardan değilim. Ertuğrul, Osman kurdu Abdülaziz, Vahdettin bitirdi. Selçuk, Tuğrul Alpaslan kurdu Giyaseddin Keyhüsrev, Aleaddin Keykubad bitirdi diye internette dolaşıyor. Ben iyimserim. Anadolu Araplaşmayacaktır. Mühim olan bence kadınların bir hakkı almalarıdır. Bu hak verilmemiş, alınmıştır. İsteyen başörtülü saçını açacaktır. İsteyen kapatacaktır. Gerisi her türlü istismara ve yalan habere rağmen gelecektir.
Üçüncü sevindiren şey son Belediye Seçimleri. Seçim ile değişim ne kadar partizanlık olursa olsun ülkede gerçekleşmiştir. İstanbul’da iktidar kabullenmekte zorlanmıştır. Darbe olmadan çalışarak değişim mümkündür ve halk ta bunu benimsemiştir. Ankara’da da bu gerçekleşmiştir. İktidar ister istemez kabullenmiştir. Oy ve ötesi türü çabalar halkın oyuna sahip çıkmasıdır. Sevindiricidir.
Bu iyimser bakış açısına alaycı, aşağılayıcı bir çok kritik ve tepki gelecektir.
Bir başka sevindiren şey de bir kitap: “Yaşlı Cadının Mutfağından Hikayeler” Meral Kutluğ İlsever. 3. Baskısını yapmış. Elime alınca editörün arka kapaktaki tanıtım yazısından korktum: “imgeleme” falan türü kelimeler. Ama kitabın kendisi nefis bir Türkçe ile yazılmış. Mahpushane, köşkler, varoş. Osmanlıdan bugüne, İstanbul’dan Ege’ye bilhassa kadın hikayeleri. Bayıldım.
hocam iyimser olmak sağlığa iyi geliyor. ama ortalık ta toz pembe değil yani:((
LikeLike