İnsanın Tarihi değişiyor EZ YZ

Site 2015 deki Hürriyet Baskını yazısı engellenecekken yanlışlıkla hepten engellenmiş. Bir yandan uzlaşma çabası sürüyor bir yandan da anayasa mahkemesi safhası. Hayırlısı Bu yazı Gözlem\’de yayınlandı linki ekte.

\"Unknown\"

İnsanın evrimi  EZ – YZ, Dönence!

 

Son derece heyecanlı bir süreç yaşıyoruz.  Okyanusun ortasında Azor adalarında Tunç çağına ait bulgular ortaya çıkıyor.

 

Bir tek kafatası bulunan Hindistan kıtasında taş baltaların, ok uçlarının evrilmesi göz önüne alınca belki de türümüzün oradaki gelişiminin önemi  ortaya çıkıyor.

 

Yukarıdaki cümleyi izninizle biraz açayım.  Neden heyecanlandığımı da paylaşayım, belki bu heyecan ve coşku birkaç gence de bulaşır. Taş yüzbinlerce yıl kalıyor. Kemiğin bulunması çok daha nadir bir olay, bir şekilde havadan sudan korunmaz ise mikroplar eritiyorlar. Taş kalıyor ve ok uçları, kesici aletler dedelerimizin dedelerinin birkaç yüz bin sene önce yaptıkları  hakkında bize bilgi aktarıyor. 

 

Altay dağlarındaki  bir mağarada bulunan bir parmak kemiği parçasından çıkarılan DNA sayesinde 2010’dan itibaren akrabamız Denisova türünü öğreniyoruz. 1500 kadar kemik parçası tüm dünyada bulunmuşken Afrika’daki  Rising star mağaralarında 2013 yılından beri  1500 kadar kemik parçası  bulunuyor (homo naledi) ve türümüz hakkında önemli bilgiler ediniyoruz. 

 

Türümüzün gelişmesini tam bu dönence (Zeitwende) zamanında bir yandan DNA analizi (bir saat gibi türümüzün gelişmesini bize gösteriyor) bir yandan taş devri bulguları ve diğer yandan bulunan kemik parçalarının analizi ile giderek daha iyi kavrıyoruz. 2022 Nobel ödülü bu çalışmalara veriliyor. 

 

Artık taş devri arkeologları, antropologlar, laboratuvarda DNA analizi yapanlar, bir zamanki coğrafyayı, iklimi anlamamıza yardımcı olan jeologlar,  paleontologlar ve diğer bilim insanları el ele veriyorlar ve giderek daha iyi kavrıyoruz olan biteni. El ele verme tabirini öyle uyum olarak anlamayın, kavga döğüş  olarak da düşünebilirsiniz.

 Tam bir dönence!  Küresel ısınma ve tavrımız, her şeyi alt üst eden göçler. Para piyasalarındaki deprem.  Yirmi yıl sonra dünya çok farklı olacak. Hasıraltından su götürmeye çalışan Federal reserve  ve diğer dünya Merkez bankaları çalışanları ekmeklerinin epey bir kısmını kripto paralara kaptıracaklar. Ve daha namuslu ve düzgün çalışır hale gelecekler.   İnsanın evrimini epey daha iyi anlayacağız.  Birkaç mağara ve bulgu daha bize yepyeni bulgular getirecek. 

 

Artık benim için de yavaştan vasiyetname yazma çağı geliyor, üç  termenni yazayım buraya:

 

Birincisi: Urla İnkaya  veya Kocadağ  mağarasını kazarlar inşallah yakında, orada bulunacak birkaç Neanderthal vs türü kemik bize epey ışık tutabilir. Civarında yeter taş devri artefaktı bulduk.  Mağara girişinin güvenceye alınması şart. Sterkfontein mağaraları gibi kanımca yüz ton dan fazla erozyon toprağı dolmuş. Altında bakir bulgulara rastlanması olası. Birkaç kemik veya bir kafatası türümüz hakkındaki bilgiye epey katkı olabilir.    Haddimce  maddi manevi destek benden. Elif Koparal ve Yusuf Albayrak isimleri  akla geliyor.

İkincisi: Allah rızası için artık bırakın şu İsa’dan önce, milattan önce veya sonra demeyi. İsa zaten 0 yılında değil bilimsel çalışmalara göre 4 yılında doğdu ve zaten sıfır yılı diye bir şey yok! Evvel zaman EZ ve Yeni zaman YZ diyelim hep birlikte. Bilim insanları  dünyada BCE  Before Common Era ve CE Common Era diyorlar. Bunu yıllardır yazıyorum. 

Tunç devri, taş devri paleolitik, mesopalelithic falan  tabirlerini de basitleştirme zamanı gelmedi mi?  Taş devri 2.6 Milyon yıl öncesine kadar dayanıyor. Mesopalelitik çağ ise EZ 300-200 binden 45 bin yıl öncesine kadar kabaca. Uzmanlar da kısmen birbirleri ile hemfikir değil. Yeni taş devri Göbeklitepe zamanına yani on-on iki bin yıl öncesine kadar kabaca. Tunç devri deyince EZ 3000-EZ 1000 kastediyoruz. 

Üçüncüsü:     Tüm bu yazdıklarımı anlamak için evrim bilim, ki doğanın anayasası, algılamak ve içselleştirmek gerek. Türkiye’deki ilk evrim farkındalık araştırmasında 2008 yılında  Güner ve Kurt ile birlikte  % 25 civarında bir evrim kabulünü Dokuz Eylül   Tıp ve Fen Edebiyat Fakülteleri  öğrenci, hoca ve çalışanları arasında saptayıp yayınladık. Kayda değer bir bulgu, kadınlarda erkeklerden daha fazla evrim kabulü olması idi. 

Öğretim görevlileri arasında evrim kabulü neredeyse % 60 idi. Personel arasında % 16! Bunlar birçok Afrika ülkesi ile boy ölçüşebilen üzücü neticeler. ODTÜ de  bizden bir yıl sonra yapılan araştırmada benzer neticeler bulundu. Şimdi artık genç Moleküler Biyoloji öğrencileri  olan arkadaşlarım bu araştırmayı 2023 yılında  İYTE de tekrar ederler umarım. Bakalım yönetim seçim öncesi bu araştırmaya yeşil ışık yakar mı, yoksa seçim neticesini mi bekler?

Emin olun bir toplumun refah seviyesini, mutluluk düzeyini, eğitim seviyesini ölçmek  için evrim kabulü oranı,  gayrisafi milli gelir  veya zengin fakir oranı kadar hayati. 

Sadece bulmak, anlamak  ve  bilmek mühim değil!  Anlaşabilmek, anlatabilmek, aktarabilmek de  en az bilmek kadar önemli. 

****

Neandertal İnsanı 

İsmini Almanya’daki ilk buluntuların olduğu Neandertal vadisinden alır. Orada çok güzel bir müzesi var. Günümüzden yaklaşık  (?)600.000 (?) 300.000 yıl ile 25.000 yıl öncesine kadar yaşamış bir insan türü. Bugünkü İnsanların çoğunda değişen oranlarda neandertal geni bulunmakta. Yani bizim atalarımızdan. Komşu ülkelerde ışık tutucu izleri vardır, bizde de Karain mağarasında birkaç diş ve kemik bulunmuştur. Küçük bir müze vardır.   Çok güzel bir doğada, Toroslardaki Karain mağarasında bir kafatası bulunduğu ama bu kafatasının Ankara’da 70 yıl kadar önce laboratuvarda kaybolduğu rivayet edilir.  Ege’de taş yontuları ile Neandertal  izleri vardır. Anadolu’da beklenen bu konuda tüm dünyada ses getirecek bulgular bugüne kadar elde edilemedi. Almanya, İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan veya İsrael’de olduğu  gibi tanıtılamadı.

Homo Erectus

Yaklaşık 2 milyon yıl önce ortaya çıkan atamız yüz bin yıl önce soyunun tükendiği kabul ediliyor. Son bulgular Java adasından. Anadolu’da da homo erectus  bulundu.  Gürcistan’da bulunan kafatasları Dimnisi’de   güzel bir müzede sergileniyor. 

Homo Naledi 

Afrika’daki Rising star mağarasında  2013 den beri, önce 15 farklı bireyin bir arada bulunması ile başlayan macera. Nisbeten küçük beyin, beyin yapısı son ortak homo atasından mı yoksa ikincil mi daha bilinmiyor.  Türümüz hakkında en çok kemik bulunan yer.200-335 bin yıl önce yaşamış bu yakın akrabamız veya kısmen atamız.

Denizova İnsanı 

Altaylar’daki Denizova mağarasında 2010 yılından beri bir serçe parmağı orta kemikçiği parçası ve iki azı dişi bulundu. Ayni mağarada Neandertal kemiği de bulundu. Yaklaşık 40.000 yıl önce yaşadığı tahmin edilen bir tür. 

Homo sapiens 

Tek yaşayan hominid  türü,  kendine ¨bilge insan¨diyen ve dünyayı yok oluşa itelediği için zeka ve bilgeliğinden haklı olarak şüphelenmemiz gereken istilacı tür. Tek bir hattan gelmiyor ve giderek anlıyoruz ki daha da bulunacaklar ile birlikte birçok türün karışımı . Antropolojik genel kabule göre en fazla (?)300.000 yıldır ortada, son karışımlarla bu hali alması ise en fazla yüz bin senelik –(?40bin) bir geçmişi işaret edebilir. Yani biz tek bir hattan oluşmadık, çalı gibi bir çok hattan genetik bilgi alarak biz olduk. Ayrıca da gelişmekteyiz. Homo Florensis gibi başka atalarımız (?) Akrabalarımız da var.   Uzmanların tartışmaları ve yeni bulgular ile önümüzdeki yirmi yıl içinde daha net bir resmin ortaya çıkacağını varsaymak ise doğru olur. 2022 Nobel ödülü   Svante Pääbo ya tam bu konudaki DNA araştırmaları için verildi. 

 

 

 

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *