Keçi ve Zina 1991 E kitap 5. Bölüm
Almanyadaki yabancı düşmanlığına olumlu bir bakış
Bilgisayar oyunlarında Almanya’da ördek avlayan avcılar meyve yiyen canavarlar, pasta yiyen çocuklar yanı sıra Türkleri öldüren Naziler yapılmış. Her Türk’ü öldürene üç puan, altın dişini sökene beş puan.
Hoş olmasa da bir saygı ifadesidir. Hiç üzülmemek gerek. Dünya’da onbeş milyondan az Yahudi var. Haklarında uydurulmadık fıkra kalmadı. Onlar aleyhinde de filmler, bilgisayar oyunları, hikâyeler anlatıldı. Gidin şimdi bir havaalanından on tane roman alın, en azından ikisinde İsrail’li bir ajan kahramandır. Museviler Amerika’da etkin bir azınlık haline gelmişlerdir. Film endüstrisi bankalar kesiminde epeyce etkin olmuşlardır. Kızıp intikam peşinde olduklarından değil, çalışkan ve yüzyıllık hor görme karşısında bilenmiş olmalarından…
Almanlar hala gerek çizgi romanlarda gerek filmlerde İkinci Dünya Savaşından, hatta Birinci Dünya Savaşından beri “çirkin”, “kötü” “sadist” ve “canavar ruhlu” olarak işleniyorlar. Bir Alman çocuğu bu tür filmler, fıkralar çizgi romanlardan hiç etkilenmiyor mu? Onlar hiç üzülmüyorlar mı?
Almanların bugün dünya ekonomisinde oynadıkları rol ortada. Her fıkra, her Alman aleyhtarı filme şiddet ile yanıt verdiklerinden mi? Yoksa bilenmiş olarak daha fazla çalıştıklarından, daha fazla icat edip daha fazla ortaya koyduklarından mı?
Almanya’da on, onbeş senedir, evvelce Museviler, şimdi Türkler aleyhinde anlatılan fıkralar var. Efendim “vahim bir kaza ile facia arasındaki fark nedir? Birincisi Türk dolu bir geminin batmasıdır. Peki facia? Tüm Türklerin kurtulması!”
Veya “Eski tip bir Volkswagen Kaplumbağa’nın içine kaç Türk sığar? Cevap: “216; iki öne, üç arkaya ve 211 tane de kül tablasına. (Yani Yahudileri fırında yaktığımız gibi sizi de yakacağız anlamında) Bir basiti de: İslam yerine “lst lahm” (sakar) demek.
Hayat görüşlerinin ürünüdür fıkralar. Kızıp şiddet ile cevap vermek en kötü tepki olur. Bu tip hissiyata cevap zaten tümAlamancılar tarafından verilmektedir. Herhangi bir spor dalında eyalet veya Almanya şampiyonu olarak… İşyerinde başarılı olarak… Bir işyeri kurarak… En büyük kozlardan biri saç sakal birbirine karışmamış, saygılı ve çalışkan bir Türk gençliği olması. İstisnalar yok değil. Ama ikinci nesil alamancılar büyük çoğunlukla, gösteriş ile, derbederlik ile, etrafı tedirgin ederek bir yere varılmayacağını anlamış olgunlukta ve bu tip fıkralar ve hor görüye rağmen, motivasyonları tam, gem gençler. Bu tip fıkralar, saçma sapan filmler kısa zamanda bitmeyecektir.
Modern Türkiye tabii ki kendisine iki binli yıllar için gelişmiş ülkeler arasında yer açarken bazı bağnazları rahatsız edecektir.
2007 yılı itibariyle Dipnot Vatandaşımız Hrant Dink öldürüldü. Cenezesinde onbinler “Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant Dinkiz diye pankartlar taşıdılar. Almanyada Türkler ırkçılarca öldürüldüğünde de “Biz Türküz” diye yürüyen Almanlara rastlamıştık. Bu üzüntünün ve tavır almanın bir yöntemi. Anlaşılması güç olan şey ise
Afyon da bir maçta tepki olarak “Hepimiz Ogünüz, hepimiz Türküz” diye bir pankart açılması. Bu pankartı açanlar muhtemelen Dink in katili Ogün Samast ı kasdederek bu pankartı açtılar. Ozaman bu “Hepimiz bu Ogün kadar cahiliz ve hepimiz katiliz” mi demek oluyor? Eğitimsizliğin tüyler ürpertici bir dışavurumu. Derin veya sığ Devlet bu pankart açanları tesbit edip en azından psikologlar ve sosyologlarla konuşmalarını sağladı mı? Korkarım daha bu seviyeye gelmemiz için bu çağda bile birkaç on yıla ihtiyaç var.