Düşünün, sizin mahalleden birisi bir ödül alıyor. Diyelim kimya veya edebiyatta,hem de dünya çapında bir ödül. Tüm komşular kendilerine pay çıkartmazlar mı? İlkokul çocukları daha çok özgüvenle o konuya ilgi duymazlar mı?
Neden yerel matadorlara ödüller veriyoruz, isimleri caddelere veriyoruz, heykel dikiyoruz veya kutsuyoruz? Kısmen sadece memur oldukları veya bir işi yapmaya seçildikleri için isimleri caddelere veriliyor.
Örnek olsunlar diye. Kısmen de iyi bağlantılarla kendi isimlerini oraya buraya verdirttikleri için örnek oluyorlar.
Sizin köyden veya kasabadan bir Nobel ödülü alan çıksın istemez misiniz? Anaksagoras kulis falan yapmadan çok daha büyük bir ödül ile anılıyor. En ünlü Urla’lı o. Sahip çıksak , yararı bize ve çocuklarımıza.
Anaksagorasın ismini aklınızda tutmak size zor mu geliyor? Bir zahmet gayret edin, yoksa siz bir yobaz mısınız? Cahillik ile mutlu mu oluyorsunuz? Ne farkedecek hemşerinizin ismi Beytullah veya Hayrinüssa veya Mihrizafer, Hüsamettin veya Anaksagoras ise?
Zihninizdeki abuk ambargoyu aşın bir zahmet. Merak etmeyin illa Anaksagoras ismini anımsayacak kadar size bilgi vereceğim. Durun, daha yeni başladık. Tane tane anlatacağım.
Sizden 500 metre ötede oturan bir insan gidip bilmem nereye kürsü şefi olsa ismini hatırlamaz mısınız? Kürsü şefi demek memur bilim adamı demek. Bir icadı; bilime bir katkısı olması gerekmiyor, sadece o bilim dalında fazla gıcıklık, kahramanlık yapmadan çevresi ile iyi geçinse yeter. Seçilince çok farklı mı? Politik konjonktür onu veya bunu seçmemize neden oluyor ve biliyorsunuz en beceriklisi veya en zeki olanı da genelde seçilmiyor. Olayı idare edecek, çok ta fazla gemiyi sallamayacak insanları seçiyoruz değil mi?
Pekiyi Anaksagoras bizden değil mi? Biz kimiz? O Müslüman mıydı? Yok yahu, adam yaşarken daha Müslümanlık, Hristiyanlık yoktu ki? Amerikalı, Türk, Alman, Fransız kavramları da daha yoktu. 2500 sene öncesinden bahsediyoruz. Hem bir DNA analizi yaptırsanız içinizdeki hücrelerde Müslüman, Hristiyan, Kemalist veya Yunan, Amerikalı, Türk yazacak mı sanıyorsunuz?
Anaksagoras bir kahramandı ve son derece cesur idi. Düşünün şu anda yaşadığımız süreçte kabaca anlatacak olursam bir Atatürk var, bir de Hz Muhammed. Bu insanları ve öğretilerini karşıtmış gibi algılıyoruz ve bunları “takmamak” epeyce cesaret istiyor. Alenen takmamak ise epeyce tehlikeli olabilir.
Anaksagoras zamanında güneş bir tanrı idi. Herşey dünyanın etrafında dönüyor sanılıyordu.
Anaksagoras yere düşen gökcisimlerini araştırdı ve onların da taş olduklarını ve güneşin de , yıldızların da taştan topraktan olduklarını söyledi.
Olaya bilimsel bakabildi ve tüm astronotların uzay bilimcilerin atası oluverdi. Bu tip bir tesbit için cesaret gerekmez mi? Ondan yaklaşık ikiyüz sene sonra yaşayan Aristarkus güneş tutulması ve ay tutulmasını izah edebildi ve bizim güneşin etrafında döndüğümüzü düşünebildi. Ondan yaklaşık ikibin yıl sonra yaşayan Giordano Bruno ise benzer görüşler nedeniyle Roma’da meydanda yakıldı! Yıl 1600, yani daha beşyüz sene olmadı!
Siz psırık çocuklar mı yetişsin istiyorsunuz, yoksa cesur çocuklar mı?
Anaksagoras hata da yaptı, güneş Mora yarımadası büyüklüğünde bir cisim dedi. Siz hiç hata yapmıyor musunuz? Çığır açan bu bilim insanının ve atamızın adı ayda bir krater’e verildi hem de çapı 50 km.
Sevgili Urla’lılar. Hemşerinize sahip çıkın: Yıldız parkında bir anıt, bir okul, bir cadde’ye bu ismi vermeniz ve bu atanızı hatırlamanız ve ismini bilmeniz size özgüven olarak, para olarak geri dönecektir. Gelen turistlere hava atmak için de kullanabilirsiniz sevgili çocuklar.
MÖ 500 lerde uzayda üzerinde yaşadığımız dünyanın benzeri olabileceğini düşünebilmek o zamanki hemserilerimizin uzak görüşleri imis. Şimdikileri daha çok it men ve uyandırman gerek .
Pingback: Helvacılar Camii, Akpınar köyü , Samut Baba Türbesi, Urla Kalesi ve Anaksagoras « Mahmut Tolon