Ordu,Taraf, Namık Çınar vs.

Taraf Gazetesi Ahmet Altan şokunu aşamayacak gibi görünüyor.  Hadi Uluengin, Murat Belge de kayboldular.  Herhalde özü para almak veya alamamaktan kaynaklanır.  Bir ara eğlendirici agresif üslubuyla Perihan Mağden de yazmıştı.  Eskiden yazanların yazılarını Taraf  web sayfasında görebilmek hoş bir kadirşinaslık ta  webde Ahmet Altan dostumun son yazısını açılış sayfasında hala görmek biraz Ahmetperestlik olmuyor mu?

Batı ülkelerinde editör veya yönetici kendisi köşe yazmayan ama seçen etkili ve yetkili kişidir. Kendisi köşe yazan doğal olarak kendi sapmaları ile diğerlerini seçer vs.

Ben Taraf gazetesinde ülkenin önemli bir konusu olan Ordu üzerine sıkça yazan Namık Çınar’ı arada okuyorum. Her zaman hemfikir olmasam da doğal olarak.

Ordu sadece askerlere bırakılamayacak kadar önemli.  Nasıl hukuk sadece hukukçulara sağlık sadece sağlıkçılara bırakılmayacak kadar önemli ise.

Awacs a verilen milyar dolar mertebesindeki parayı hep şüphe ile karşıladım. Eşitsiz emekli maaşlarımızla inanılmaz gösterişli bir üst kademe politikacı vs koruması ve refakatçileri ordusuyla ve Awacs türü yazılım açısından her zaman bağımlı olacağımız pahalı sistemler nedeni ile sanki bu kadar pahalı benzin kullanıyoruz gibi şüphelerim var.

Namık Çınar  şöyle yazmış:

“İki yüz bini geçkin maaşlı subayı astsubayı ve uzmanı var, ama doğru dürüst bir roketi bile yok bu ordunun.

Kalan beş yüz bini de hem vasıfsız, hem de tesirli mesafesi dört yüz metreyi bulmayan birer piyade tüfeği taşıyorlar.

O piyade tüfeği ki, beş para etmez caydırıcılığıyla önleyemeyeceği harpteki yeri, günümüz teknolojileri bakımından ok yay ve mızraktan öte gitmeyen bir ilkelliğe tekabül ediyor.

O vakit de, üstelik çoğu zaman burun kıvırdığınız NATO’nun Hollanda’sına ya da Almanya’sına bugün olduğu gibi işte böyle birdenbire manda tersi gibi lök diye muhtaç kalıverirsiniz.

Şimdi gelin serinkanlılıkla bir düşünelim bakalım. Bunun için öyle aman aman uzman olmak da gerekmiyor.

Hollanda, Almanya ve Amerika’nın birer “Patriot Füze Bataryası”yla koşup yetişmeleri ve savunma zafiyetimizi gidermeleri karşısında; asıl güçlü orduya sahip olmanın, çoğu yaşlı, hımbıl ve işlevsiz binlerce memurlaşmış subay ve astsubaydan, ve “has dur, selâm dur”dan başkaca bir marifeti bulunmayan binlerce vasıfsız erden geçmediğini nihayet anlamışsınızdır umarım.

Eğer bu da size bir şey ifade etmiyor, beyninizin kıvrımlarında birtakım elektriklenmelere yol açmıyorsa; korkarım siz, yazları da sürdürdüğünüz derin bir kış uykusundasınız demektir.

O yüzden de bizim gibi ülkelerde değişimler, galiba ancak başa gelen musibetler sonrasında tecelli edebiliyor.

Tam bir geri zekâlılıkla kafayı Erdoğan’a takarak “yeter ki iktidar olmasın da ne olursa olsun” diyenlerin, gücü ve işlevi konusunda sorgulama gereği bile duymadıkları orduyu, ne hikmetse ilericiymiş sanmaları; ve çağdaş beyin diye taptıkları siyasallaşmış bir grup cahil generali, o kurumun en parlakları ve kurtarıcılarıymış da sanki bu nedenlerle hapistelermiş gibi göstermeleri yok mu, işte o aymazlıkları kahrediyor insanı en çok da.

Oysa siyasal mücadeleyi generallerden bekleyen bir zihniyet, ordusunun muharebe gücünü zayıflatarak, unsurlarını disiplinsiz kılan ve asıl kendisi gerici olan bir kafada ürer, bana kalırsa.

Erdoğan’ın da bir sürü gericiliği vardır, ama o bunlarınkinin yanında solda sıfır kalır.

Erdoğan’la mücadele edilebilir, ama orduyla edilmez. Ordu siyasal meseleleri kendisiyle teati edeceğimiz bir kurum olamaz. O, sadece ve sadece dış mütecavize karşı silahlandırdığımız, önce caydırıcı, olmuyorsa da karşı koyup püskürtücü işlevler edinmiş ve doğrudan doğruya hükümetin emriyle çalışan bir dış güvenlik enstrümanıdır. Başka işlere gelemez. Başka işler onu bozar. “

Tam hemfikir olmadığım konu tabii bir de Hava  Kuvvetlerimiz olması. Yani 400 metre ötesine topla olsun, uçakla olsun müdahele edebiliriz. Daha bilinçli çalışma ile bizim de insansız hava araçları üretmemiz konusunu da çok olanaksız olarak görmüyorum.

Erdoğan ile mücadele edilebilir saptamasına gelince.  Ordu konusunda bir reforma imza attı.  Tarihimizde en önemli  Başbakanlardan biri, herşeyin kendi zamanına göre değerlendirmesi açısından bakılsa bile. Yaptırım gücü çok yüksek.  Vatanperver olduğunda da şüphe yok. Keşke daha evrensel bir lider olarak düşünebilse ve bu üç çocuk sapmasında vazgeçebilip dünya liderleri ile dünya nüfusunu 7 milyar altına elbirliğinle huzur içinde  nasıl çekebileceğimizin koşullarının oluşturulması çalışmasına omuz verse. Bu konuda bilinçlenmede  dünya liderlerine de liderlik yapabilse.

Nüfusbilim ile ilgili yeterli bilgisi olmayan bürokratların da “üç çocuk yapın” korosuna katılmalarını kaygı verici buluyorum. Ama merak etmesinler demografide bir düstur vardır: insanlar politikacıların deyimlerine göre çocuk yapma kararı vermezler. Tarih boyunca böyle olmuştur. Politikacılar kendi güçlerini doğru değerlendimekte zorlanabilirler hele hele demografi konusunda. Bilinçlenmeye katkıda bulunmak önemli.

Önümüzdeki yıllarda göreceğiz

1 thought on “Ordu,Taraf, Namık Çınar vs.”

  1. Nisanyan’in dedigi gibi TARAF, %80 Ahmet Altan, %10 Yasemin Congar ve digerlerinden ibaretti.. onlarsiz TARAF’in tadi da yok tuzu da:))

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *