Can sıkıntısı bazen yaratıcılığa gebedir. Rutin canınızı sıkabilir. Daha heyecan verici şeyler yapmayı hayal edebilirsiniz.
Örneğin memuriyet, veya hizmet sektöründe bir iş yapıyorsanız sıkılmış olabilirsiniz. Aman hesabınızı doğru yapın.
Canı sıkılan bir çalışan olmak, canı sıkılan bir işsiz olmaktan her zaman daha iyidir.
Bir de belki can sıkıntısını, siz dünyanın merkeziymişsiniz gibi, her insan ile paylaşmaktan vazgeçmekte fayda var. Her kişinin canı sıkılabiliyor. Gelişmiş bir şekilde sıkıntıyı her insanla paylaşmaya çalışmak etraf için çok –nasıl derler? – “cansıkıcı “ olabilir.
Can sıkıntısını kişinin kendi içinde aşması gerekir.
Güven konusuna gelince güven gerçekten para gibi birşeydir. Güvenin de para gibi kazanılması gerekir. Güveni kredi olarak alan ve bol kepçe harcayan kendini zorda bulur. Güven miras kaldıysa veya piyangodan çıktıysa tekrar kolayca yok olabilir ve yokolurken gönlünüzden, cebinizden inanılmaz şeyleri de beraberinde götürebilir.
Goethe atalarından kalana sahib olmak için tekrar almak kadar çaba gerektiğini söyler. Gerçekten de miras için sanki kendiniz çalışmışçasına çabalamazsanız o miras parmaklarınızın arasından akar gider.
Güven de böyle bir şeydir. Kazanmak ve hakkettikten sonra güvenmek iyidir. Kredi açılınca da hesaplı kitaplı kredi açmak gerekir, yoksa sonuç pahalı olur.
Beyindeki ön lob son yargıyı veren bölümdür. İnsan atalarının ve kendi yaşamındaki önyargıları derler ve son kararı vermeden bu frontal lobda bir gözden geçirir. Beyin araştırmacıları bu lobun fonksiyonlarının ancak 30 yaşından sonra yeterli olduğunu gösterirler. Aman siz, siz olun 30 yaşınızdan önce çok önemli kararları güven ve para konusunda tek başınıza vermeyin.
Yukardaki bilim gakkında bilgi veren cümle de ayrıca 30 yaşından önce seçilme hakkının insanlara verilmesinin bir bilimsel bilgi yoksunluğu neticesi olduğunu gösterir.
Bana kalırsa 31 yaş eçme ve seçilme hakkının tam olduğu yaş olmalıdır. 17-31 arasında da insanlar seçebilmeli doğal olarak ama mesela oyları ancak %50 oranında sayılmalıdır. 30 yaşından sonra da bazı insanların oylarının farklı oranlarda sayılmasıo en azından tartışılabilmelidir. Tabusever bir toplumuz hoş, sadece bizim toplumumuz değil insan oğlu tabuları seviyor. Çünkü tabular düşünme sorununu azaltıyor, çerçeveler koyuyorlar. İyi tarafları da sanki şükretmeyi daha basit safhada öğrenmek olsa gerek.