Evrim konusunda artık biraz boşverdim; “ Bana ne? “
Zaman içinde doğrular ortaya çıkar da, eğer bilgiden uzak bir eğitim ve indoktrinasyon varsa bu gerçekten nesiller alabilir. Ama dünyadaki birikim o denli fazla ki bir kaç aylık TV basın bilgilendirmesi ile de açıklar kapatılabilir hala.
Doğabilimlerinin geldiği yeri size şöyle anlatmaya çalışayım. Silah sanayiinde malum insansız hava araçları ile insan bugün örneğin Adolf Hitler’i öldürmek istese 500 kilometre uzaktan bir insansız bir hava aracı yollayıp adamcağızın bulunduğu noktanın 100 metre civarını bombalayabilir ve yok edebilir..
Ayni örnekten yola çıkarsak biyolojideki gelişmeler ile siz insanın organizmasındaki bir yere bir inhibitor yollayarak Hitler’in giydiği tüm pamuklu giysileri eritebiliyorsunuz. Adam çırılçıplak kalarak
rezil oluyor ve otoritesi kalmıyor vs.
Bu bilimsel yaklaşımı Darwin, Mendel, Wallace ve bunlar gibi bilim insanlarına borçluyuz ama bunları kısmen öcü olarak gösteren bir eğitim veya “eğitmeme” sistemi var.
Sabırla doğruları tekrar tekrar anlatmak gerek. Bir kere din ve evrim karşıt şeyler değiller. Biri bilim biri inanç sistemi.
Bilim bize insanın nasıl bugüne geldiğini anlatıyor. Neden varolduğumuzu ise din ve felsefe bize izah etmeye çalışmalı ama hernedense din, bilimi bir tehdit olarak görebiliyor galiba.
Sekiz yıldır Üniversitelerde ders veriyorum. Hele İzmir Ekonomi Üniversitesindeki Doğa bilimleri dersi sadece New York Universitesinde okuyacak öğrenciler için. Orası bu dersi şart koştuğu için. Birkaç yetkili ile konuştum “Neden normal müstakbel mimarlar, siyaset bilimcileri, bankerler, mühendisler de bu dersi görmesin? “ Bir yere varamadım. Genel olarak “Bilim tarihi “ gibi derslerde görüyorlar da bu arada rasathanelerin tarihi vs kaynayıp gidebiliyor. Bir üniversite Tıp ve Fen Edebiyat Fakültelerinde beş yıl kadar önce yaptığımız ankette öğrencilerin %25 inden azında evrim kabulü var idi. (Batı üniversitelerinde % 80-95!) İlginç tarafı evrim kabulünün kadınlarda aşikar bir şekilde daha fazla olması.
Bu arada basından öğrendiğim kadarı birkaç yüz kişiye bir cami düşüyor ülkemizde. Eh, haydin hayırlısı.
Halbuki hukukçunun, mimarın açık ve net bir şekilde , genel basından değil de ders olarak evrim hissini geliştirmesi topluma faydalı. Ama her kişi kendi derdinde. Camı değiştireyim. Çatı akıyor, kirayı ödemesem olmaz mı? Hangi telefonu alayım ? gibi sorular arasında evrim kaynayıp gidiveriyor. Hem Türkiye’de yarım milyondan fazla Suriye’li göçmen var, \”Sen ne diyorsun hemşerim?\”
Zaman içinde çözülecektir. Anaksagoras denilen Urlal’ı insan da 2500 yıl kadar önce yargılanmamış mıydı? Gezegenler de taş ve topraktan dedi diye – o zaman yıldızlarda tanrılar yaşıyordu ve oralar da taş demek büyük saygısızlıktı!
Şimdi ayda 50 km bir kratere ismi verilmiş. Urla’da tanıyan neredeyse yok orası başka.
Giordano Bruno ise dünya güneşin etrafında dönüyor türünde “dine saygısızlık” falan diyerek yakılmamış mıydı 1600 yılında? Suçu dünyanın güneşin etrafında döndüğünü söylemesi ve çalışmalarından dolayı tanrıyı katolik kilisesinden farklı algılamasıydı.
İşleri zamana bırakmak en iyisi; üç vakitte herşey hallolacaktır eminim.
Haklısın, nisan başında yeni mecliste vizyon sahibi, duyarlı, bilime önem veren, çalışkan, kendine dürüst insanlar seçilecek olursa eminim Urla’ya emeği geçmiş veya Urla’lı olup da başka alanlarda iz bırakan kişiler bir şekilde anılacak, gelenlere de anlatılacak..Hepimiz takipçisi olmalıyız…
Sevgili Hocam,
Böyle “müthiş” bir yazıyı yazan bir bilim adamı, nasıl oluyor da, zaman zaman “eleştirdiğin zihniyetin fanatikleri olan” bugünkü iktidara yarayacak görüşler öne sürebiliyor ve yazılar yazabiliyor; ben kalın kafalıyımdır, onun için anlayamıyorum, bana “kolay anlayacağım” şekilde bir anlatırsan, çok sevinirim.
Sevgi ve saygılarımla…
Öcal Uluç
Sevgili Hocam,
Sevgilerle.
Öcal