Toplum ve Engel

 

 

Toplum olarak anlamlı, yumruk gibi  bir engel var önümüzde.  Bize kültür evriminde uzun yıllar çok anlamlı hizmet etmiş bir yaklaşımdan vazgeçmek.

 

Asla bir kişi ile sınırlı bir sorun değil. Çünkü örnekleri çokca ve her tarafta. Ama örneklere gelmeden isterseniz tarihe kısaca bir göz atalım.

 

Fazla  soyutta kalmayıp  sosu bol somut örnekler de vereceğim, ama çözümü gene de soyut boyutta formüle edip sonra neticeye yönelik uygulamayı tasarlamak gerek. Şahsi örneklerle kısır döngü içinde kalıveriyoruz.

 

Modern liderin işi hizmet etmek. Neden Hizmet? Çünkü karşılığında maaş alıyor. Yönetim görevini alsın diye, bir süre için seçiliyor.

 

Bize hizmet eden adamın ismini de mesela Cengiz koyalım. Cengiz ne istediğini biliyordu. Bir süre sonra çevresi her dediğine inanır ve itaat eder oldu. Sadece itaat değil büyük kesim kalpten ona bağlıydı. Bu Cengiz  yaklaşımı o denli bereketli oldu ki  Cengiz yaşamında Roma imparatorluğundan daha geniş sınırları olan bir  alanda tek adam idi.

 

Cengiz böyle de İskender farklı mı? Pekiyi Atilla?   İnsanlık tarihinde , nisbeten dengeli bir tekadam gücü elinde toplayınca, toplum hep ivme kazanmıştır. Sapıtana veya ölene kadar.

 

Hanlar, Hakanlar Sultanlar, sürüyü güttükleri sürece gücü kendi oğlullarına bırakmak istemişlerdir. Bunun yerine modern toplum seçimi tercih etmiştir.

 

Hernasıl bir güç olursa olsun onu  çoluk çocuğuna,  oğluna ve ailene bırakmak o denli güçlü bir dürtü ki,  kiliseler, manastırları yöneten rahiplerin bazı “ihaleleri” kendi çocuklarına vererek onları zenginleştirdiklerini  ve dolayısı ile Kiliseyi fakirleştirdiğini  farkedince rahiplere evlenmeyi yasaklamışlardır (Zölibat) Hiristiyanlık dininin başından beri kendini dine adamak  olarak algılanan zölibat 11. Yüzyıldan sonra tüm rahipler için şart koşulmuştur.

 

 

Tekadam sendromu veya yaklaşımı  falan da demedim bilinçli olarak,  şu an onu söylesem, yerel bir örnek olan Erdoğan’ a takılıp kalacak aklımız. Sürünün lideri algılaması, çok daha doğal evrimsel ve  evrensel bir yaklaşım ve bu evrensel yaklaşımın terkedilmesi olayını ve nedenlerini anlamak bizim için önemli.

 

 

Erdoğan öyle de Bahçeli farklı mı?  Ecevit, Demirel farklı mıydılar? Pekiyi neden batıda 4-8 en fazla 12 yıl sonra liderler çekiliyorlar?  Eğitim ve gücün tarihsel gelişimini anlayarak sonunda yukardan gelen bir “ışıkla” tek adam olmadıklarını bildikleri için. Çünkü hangi insan olursa olsun ortak akıl tek adamın aklından üstün. Bu bilinç ile diğerlerine saygı ve ötekileştirmeme eğitim ile batılı liderlerin içine işliyor.

 

İbn Haldun’un dediği gibi: insan beyni değirmen taşı gibi, (fikirle) beslenmezse kendi kendini (ezberleriyle ) öğütür. Çokseslilik kısır döngüyü aşar. Çok sesliliğin olabilmesi için ise gücün uzun süre tek kişide olmaması  yani değişim gerekir.

 

 

Konsensus olmadığı zaman oyun kurallarını devletin biçimini falan değiştirmeye kalkmıyorlar.  Hizmetli ne denli iyi niyetli ve kabiliyetli olursa olsun bir süre sonra güç zehirlenmesine uğruyor. Bir tarafta “sıfırlaması gereken” paralar vs birikiyor.

 

Tabii kırtasiyesiz, tek adamın kararı ile son derece ferah yol alınıyor. Bir otobüsü de bir tek şöföre, bir uçağı son tahlilde bir şef pilota emanet etmek zorundasınız.

 

Yoksa nerde çokluk orada kargaşa mı oluyor diyelim?  Ama aracı  emanet ettiğinizde hernekadar kaptan tek karar mercii de olsa, seyahat boyunca öyledir. Arka planda eğer kaptan şaşıracak olursa  müdahele edecek başka güçler vardır. Örneğin gemi sahibi, seyahat acentaları birliği, geçtiği ülklerdeki ulaştırma bakanları vs.

 

Bizim demokrasimizde ise seçim sisteminden kaynaklanan parlamenterin tek seçici tarafında seçilmesi sapması var.  Dolayısı ile bir kontrol mekanizması eksik. Kurumsal hukuki kontrol mekanizmaları da olmayınca işler sarpa sarabiliyor. (ABD den  kontrol örnekleri örnekleri : Nixon, Clinton)

 

Güç sahibi olan ve tek seçici olan lider gitmek bilmiyor. Örneğin AKP kuruluşunda son derece isabetli olan 3 dönem kuralını koymuştu. Güç zehirlenmesi olunca şimdi vazgeçecek.  Öyle de böyle de, lider konumunda olan için vazgeçecek.  Halbuki bu kural kişinin kendisini bilmesi boyutunda konmadan da uygulanır olmalıydı. Batı demokrasilerinde öyle. Bir Helmut Schmidt veya Helmut  Kohl  bizdeki şu anki  liderlerden  daha geniş görgü eğitim ve bilgi sahibi olmalarına ragmen veya sadece o nedenle yaşlanma denilen süreci anlayabildikleri için çekildiler. Bizdekiler ise mezara kadar alimallah.

 

“Sıfırla” talimatını sanki olmamış gibi topluma yedirebiliyorlar. Sıfırlanacak olan İran’dan gelmiş olsun, açılımın gereği olsun ne olursa olsun.

 

Bir devlette bu tür meblağlar, aile fertlerine kadar gidiyorsa anlamlı sorunlar vardır demektir.

 

Pankart açana hapis, yumruk atana salıverilme. Demek ki bizde kanunların kısmen farklı olması gerek. Şiddete eğilimli bir toplum olduğumuzdan bilinçli olarak bazı konularda fikirleşip, batıda kanun olmadan da uygulanan normlardan farklı kanunlar koymak zorundayız.

Farklı kanunlar deyince hemen aklıma gelen 3 tanesi:

1) Şiddet olunca en azından 3 günlük bir gözaltı süresi. İster muhalefet liderine, ister zorbanın nikahlı eşine.  2) Ve üç dönem kuralının yasallaştırılması. 3) Ve tabii  artık yeni bir seçim kanunu.

Bu konu ile ilgili  bakınız Vapura Kaptan seçme.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *