— Ben istemezsem olmaz!
— Ölürüm de senin istediğine uymam.
— Öl o zaman! Sehven ölsen bile, seni ölümünden sonra meydanda yuhlatırım.
—İnsan hakkı, sevmeme hakkı, istememe hakkı var, Sen ne diyorsun?
— Ben dünyanın merkeziyim. Her zümre, kişi veya hatta başka devlet başkanlarına ayar veririm. Ama beni de sevin artık yahu! Sevmezseniz üzülürüm. Zor ise zor! Ben bu denli yoğun hizmet ettim bu ülkeye! Hiç beklemediğin reformları ben yapmadım mı? Sevmezsen öl yahu!
—Seni mi kıracağım?
***
Taksim Türkiye\’nin vitrini. Vitrine kim çıkacak? Kararı DEVLET verir!
Acaba gerçekten öyle mi? “Devlet” Oynama Şıkıdım Şıkıdım’a, Bülent Bey ve Hanım, Ahmet Kaya’ya, şu anki Başbakan’a falan da karşıydı bir zamanlar.
Sadece psikoloji ile izah etme çabası yetersiz. Köken, dünya bakışı, eğitim düzeyi ile de. “Top benim!” Ben istediğim yerde oynarım!
Die Welt Gazetesi Başbakan\’ın Alman Cumhurbaşkanına kendince
“ayar” verişini :
“ Her ne kadar onsuz olunabilse de nezaket bir erdemdir.” diye özetlemiş.
Batı kültürlerinde özür dilemek bir erdemdir. Bizim şu an temsil edilen kültürümüzde ise nedense genelde zayıflık belirtisi olarak algılanıyor. Halbuki bizde “büyüklük sende kalsın” sözü vardır.
Dünyanın geldiği noktada: dişe karşı diş veya göze, göz yaklaşımı artık geride kalmıştır. Kalmasaydı dünya gözsüz ve dişsiz insanlarla dolu olurdu ve maalesef yeterince böyle insan da var zaten.
Basitçe bir varoluş mücadelesi bu. Gezide 7 insan yaşamını kaybetti. Güç elinde olduğu sürece yaşam devam edecek diyor iktidar ve bilhassa Başbakan. Güç giderse yargı ile perişan olacağının her türlü belirtisi ortada. Geriye dönüş, zor mu zor.
Biz herşeyi sulandırmakta ustayız, bu gerginliği de sulandırırız umalım.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde tekrar göreceğiz güç dengeleri nasıl. Başbakanı bu güne taşıyan ve efsane başbakan yapan “Cemaat”, “Liberaller”, ABD, Haşim Kılıç gibi insanların desteği artık yok.
Takipçilerin sayısı azalıyor mu? Bilemem, ama destekleyenlerin sayısının azaldığı kesin.
Türkiye bir rüzgar yakaladı, sonra bu rüzgar kişiselleşti. Gül, Arınç gibi kurucular da sanki kişiselleşmeyi önleyecek çapta değiller.
Geçtiğimiz mahalli seçimlerde, başbakan Erdoğan ve partisi Ak Parti % 38 oy almıştı, bu son mahalli seçimde % 45,6 oy aldı. ABD desteği, Haşim efendi desteği, cemaat desteği bu seçimlerde yoktu. Hatta ‘GÜÇ BİRLİĞİ ODAKLARI’ kurulmuştu, yani Ankara, Trakya, İzmir gibi bazı yerlerde MHP, CHP adayına oy vermiş, zira Belediye Meclisi seçimlerinde tablo çok farklı çıkıyor…Demek ki sizin bir türlü farkına varamadığınız gerçekler var…İster varın ister varmayın, biz farkındayız…
Sayın Emre Oktay’ın rakamlarla yaptığı tespit bir Türkiye gerçeği, farkında olmamak gerçeklerden uzak yaşamak anlamını taşır.