Ünlü olmayı insanlar severler. Ün yaşamı bazen kolaylaştıran ayrıca çocuklarına, yörelerine bırakacakları değerli bir mirastır. Başını kıçını açarak elde edilen ün de var, yaşam boyu bir uğraş ile elde edilen de.
İnsanların hepsi çocukluklarında kendilerine yazdıkları veya düşledikleri bir senaryoyu yaşar.
Bu senaryo hiç olmadan yaşayanı yok da, birçoğunun ihtirasları akıllarının önünde olduğundan hikayenin sonun sezmeye başladıklarında yaşlılık limanına sığınırlar ve boşverirler. Az sayıda insan ise öne doğru yaşar. Ben öne doğru yaşamak deyince biraz hacca giden karınca misali yaşlılık limanına veya bahanesine sığınmadan doğru bildiği istikamette gidenleri kastediyorum.
Bir örnek Selçuk Erez. Dünyanın en büyük şehir tabip odalarından biri olan İstanbul Tabipler Odası başkanı oldu geçen ay, 77 yaşında. Başka 70lerinde olan dostlarım, ve başka okurlarım belki çekici bulurlar diye ünlü lafını tepeye koydum. Selçuk Erez başkan seçilmeden önce de zaten yeterince ünlü idi
Cumhuriyet gazetesinde ve blogunda yazar, bir sürü de kolay okunan anlamlı kitabı var. İyi bir akademisyen (ülkedeki nadir profesör titri arkasına sığınmayan bilim insanlarından biri) ve başarılı bir kadın doğumcu. Her insan gibi içinden pazarlığı, çıkarcılığı vardır. Farkı öne doğru yaşaması ve çalışkanlığı. Taksim Toplantıları kurucularından, Gezi yürüyüşü müdavimlerinden.
Zor zamanları dahil onlarca yıldır tanırım. Bilimsel disipline uyan, politikaya meraklı bir doğabilimcisi. Her an ilgilendiği konuya heyecan hisseden ve gösterebilen bir insan.
Arkadaşlarından olan Ayşe Kulin belki daha geniş bir Cote D’Azur seyahati çerçevesinde Selçuk Erez’I bir gün yazar.
Zaten kafa çalıştırma alışkanlığında olanlar, yaşamları boyu kafalarını çalıştırıyorlar. Kafayı en erken zamanda “emekli ve yaşlı” limanına park etmek rolüyle ancak yaşamları boyunca “gerektiği” zaman çalıştıran çoğunluk ta o limana girdiği hissine kapılınca kontağı da kapatıyor. “Gerektiği” zaman da zaten düşünme melekesi paslı olduğundan fazla bir bereket çıkmıyor.
Selçuk Erez birçok gence örnek olacak bir insan. Son seçim başarısını tebrik ederim ve tam anlamıyla vatana millete düşlediği hizmetleri gönlünce yapabilmesini temenni ederim. Eminim harıl harıl çalışıyordur.
Sizlere bir çoğunun artık yaşama pes ettikleri yaşlarda başarılı olan ve kafasını yaşamları boyunca çalıştıran birkaç insadan da bahsedeceğim ki şaşırıp ta okuyan bir genç okuyu yaşamını hayal ederken gönlünü ferah ve hedefini yüksek tutsun.
Stan Lee, Spider-Man, cizgi romanını 43 yaşındayken yarattı. Daha dün konuştuğum 39 yaşında bir ahmak “ben bu yaşıma kadar bildiğimi uygulayarak geldim” diyerek herhangi bir yapıcı kritiği dinlemeyi reddediyordu.
Harlan Sanders’ı da tanırsınız canım, ismi yabancı gelmesin. Kentucky Fried Chicken zincirinin Albay diye bilinen resmi her AVM de asılı patronu, bu zinciri kurduğunda 66 yaşında idi.
Benjamin Franklin, Decleration of Independence yani ABD nin ünlü bağımsızlık bildirgesini imzaladığında 70 yaşında idi.
Nelson Mandela Başkan olduğunda 75 yaşında idi.
Hindistanın bağımsızlığına neden olan tuz gösteri yürüyüşünde Ghandi 61 yaşında ve 49 kg olarak 320 km yol yürüdü ve tüm kendi ihtiyaçlarını, elbiselerini kendisi taşıdı.
Tabii Celal Bayar da, yüz küsur yaşında, hep kafası çalışan ve memleket meseleleri veya insani meseleler hakkında fikirleşmeye açık, dinlemesini bilen, öne doğru yaşayan bir başka insan idi ülkemizde.
Bu çok ilham verici bir yazı, keyifle okudum.